Karl Ove Knausgaard ile birçok okur gibi Kavgam serisiyle tanıştım. Şu ana kadar serinin bütün kitaplarını büyük bir zevk ile okurken, yazarı okuyan birçok arkadaşımla zıtlaştığımı söyleyebilirim. Benim özellikle beğendiğim anlattığı her şeyi detaylı ve okuyucuya yani en azından bana kendim yaşıyormuşum hissiyatı uyandırarak anlatması, birçok kişiye sıkıcı ve çok ayrıntılı gelmişti. Ama kitapları okurken Malmö sokaklarında, Bergen şehrindeki üniversiteli gençlerin yaşantılarında ya da çocukluğunu geçirdiği Norveç’teki küçük kasabada kendim yaşıyormuş gibi hissediyordum. Belki de bir erkek çocuğunun yaşamını yazması kendisini bana çok yakın hissettirmiştir. Sonbahar kitabı da aslında Knausgaard’ın doğmamış kızına etrafında ilgi çeken her şeyi düşünmeden, kendisine göre 2-3 sayfalık betimlemelerle aktarma çabasının bir bütünü. Bu bütün bazı hikâyelerde benim açımdan çok çarpıcı gözlemler haline geldi kitabı okurken. Sayısı elliden fazla küçük betimlemenin sizi etkileyebilecek bir kaçı (bence çok daha fazlası etkileyecektir) için bile mutlaka alınıp okunması gereken bir kitap.