Sonsuz Sayılı Günlerimiz kitaplarını, Sonsuz Sayılı Günlerimiz sözleri ve alıntılarını, Sonsuz Sayılı Günlerimiz yazarlarını, Sonsuz Sayılı Günlerimiz yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Claıre Fuller’in hiç beklemediğim bir son ile biten kitabı “Sonsuz Sayılı Günlerimiz.” Okurken çok değişik duygular hissettim ve sonunda ise çok üzüldüm.
Sürekli dünyanın sonunun geleceğini düşünen bir baba ve piyanist annenin çocuğu olan Peggy Hillcoat sekiz yaşındadır. Yazını kamp yapıp hayatta kalma tekniklerini öğrenerek geçirir ve annesinin piyano çalmasını dinler . Her çocuk gibi tek düze devam eden hayatın ona getireceklerinden habersiz olan Peggy’i neler bekliyor ?
Sekiz yaşından on yedi yaşına kadar geçen sonsuz günlerinde Peggy ve babası dünyanın yok olduğu düşüncesi ile ormanın derinliklerine yolculuğa çıkar . Dokuz yıl boyunca dünyanın yok olduğunu sanan Peggy , babası tarafından Avrupa’nın ıssız köşesindeki bir kulübe de yaşamaya başlar . Burada onu nelerin beklediğinden habersiz hayatta kalmaya çalışır asıl hikaye Peggy’nin eve dönüşü ile başlamaktadır.
Dünyanın aslında yok olmadığını anlayan Peggy Hillcoat ormanda yaşadığı süreçte kendine nasıl bir savunma mekanizması geliştirdi ? Yaşadığı psikolojik travma ve yarattığı içsel dünyasında neler oldu ?
Sonunda kesinlikle çok şaşıracaksınız ve üzüleceksiniz . Peggy bu sonu hiç haketmedi …
Biraz Alice Harikalar Diyarında biraz Yabana Doğru esintileri taşıyan yürek burkan bir dram. Küçük bir genç kadının içsel dünyasındaki gelişimleri, hırçın; zorba, zalim bir dünyada filizlenmeye çalışmasını izliyoruz bu kitapta.
" Kafesin biri, bir kuş aramaya çıktı..."
Kafka' nın bu cümlesi tüm kitabın özeti bence. Paylaştığım görsellerde ise başlangıç ve bitiş yer alıyor. Çünkü kitabın hissettirdiği oydu. Bir mumun yanması ve sönmesi...
Dokuz yaşındaki Peggy ailenin tek çocuğudur. Piyanist bir anne ve dünyanın sonunun her an geleceğine inanıp ona göre yaşayan bir babaya sahiptir.
Annesinin Almanya' da olduğu bir dönem, tüm zamanını babası ile bahçelerinde kamp yapıp hayatta kalma tekniklerini öğrenerek geçirir. Güvenli evinde, baba hayranlığı ile öğrendikleri ne yazık ki onu korkunç bir dünyaya sürükleyecektir.
Kafasındaki dünyanın sonu düşüncesinden kurtulamayan baba, kızını ıssız bir yerdeki kulübeye götürür ve dünyadaki, annesi dahil herkesin öldüğünü söyler. Peggy tam sekiz sene boyunca bu düşünceyle büyür. Fakat bir gün öyle bir şey olur ki...
Kitabın sonunda ortaya çıkan durum karşısında cidden şaşırdım hatta kabullenmek istemedim o kadar gerçekti ki... Zaman atlamalarıyla ve Peggy' nin ağzından anlatılan bu romanı okumanızı öneririm
Üzerini çizdiğimiz her gün ölüme ne kadar yaklaştığımızı hatırlatmak için...
XoXo
Mesele kendini adamak... Bir şeyi yapacağını söylüyorsan onu yapmalısın. En kötü insan tipi, kendine verilmiş de olsa, bir söz verip onu tutmayan insandır.
Tarihler sadece günlerimizin ne kadar sayılı olduğunu bize hatırlatmak için yapıldı. Üzerini çizdiğimiz her gün ölüme ne kadar yaklaştığımızı hatırlatmak için...