Öne Çıkan Sonsuz Sayılı Günlerimiz kitaplarını, öne çıkan Sonsuz Sayılı Günlerimiz sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Sonsuz Sayılı Günlerimiz yazarlarını, öne çıkan Sonsuz Sayılı Günlerimiz yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tarihler sadece günlerimizin ne kadar sayılı olduğunu bize hatırlatmak için yapıldı. Üzerini çizdiğimiz her gün ölüme ne kadar yaklaştığımızı hatırlatmak için...
Sakin sakin ilerleyişi ve muhteşem ters köşe finaliyle beni kendine bağladı bu kitap, uzun süre etkisinden çıkamayacağım belli ki.
Kıyametin geleceğinden korkan bir baba ve piyanist bir anne ile yaşayan sekiz yaşındaki Peggy'nin hikayesini okuyoruz. Bir gün annesi turneye gidince babası Peggy'yi oyun adı altında bir yolculuğa çıkarıyor ve onu ormanın derinliklerine götürüyor. Orda da kızına dünyanın sonunun geldiğini, bütün insanların yok olduğunu söylüyor ve Peggy 8 yaşından 17 yaşına kadar kimseyi görmeden babasıyla yaşıyor. İşin ilginç tarafı ise 17 yaşında eve döndüğünde başlıyor. Bir bölüm ormandaki yaşamdan bir bölüm eve döndükten sonraki zamandan bahsediliyor ve gerçekten çok etkilendim. Böyle kıyametten korkan, bunun paranoyasıyla yaşayan çok insan var ve bunu bu kadar güzel bir yazımla okumak çok güzeldi. Birçok ders çıkarabiliyorsunuz. Mutlaka ama mutlaka okuyun.
Mutlak ve gerçek mutluluk anlarını sabitlemek zordur. Evet, o an için mutluydum! diyebilmek zordur. Belki de bu, ancak inandığınız ve güvendiğiniz dünya bitip de bir dönem saf acı yaşadıktan sonra mümkündür.
Claıre Fuller’in hiç beklemediğim bir son ile biten kitabı “Sonsuz Sayılı Günlerimiz.” Okurken çok değişik duygular hissettim ve sonunda ise çok üzüldüm.
Sürekli dünyanın sonunun geleceğini düşünen bir baba ve piyanist annenin çocuğu olan Peggy Hillcoat sekiz yaşındadır. Yazını kamp yapıp hayatta kalma tekniklerini öğrenerek geçirir ve annesinin piyano çalmasını dinler . Her çocuk gibi tek düze devam eden hayatın ona getireceklerinden habersiz olan Peggy’i neler bekliyor ?
Sekiz yaşından on yedi yaşına kadar geçen sonsuz günlerinde Peggy ve babası dünyanın yok olduğu düşüncesi ile ormanın derinliklerine yolculuğa çıkar . Dokuz yıl boyunca dünyanın yok olduğunu sanan Peggy , babası tarafından Avrupa’nın ıssız köşesindeki bir kulübe de yaşamaya başlar . Burada onu nelerin beklediğinden habersiz hayatta kalmaya çalışır asıl hikaye Peggy’nin eve dönüşü ile başlamaktadır.
Dünyanın aslında yok olmadığını anlayan Peggy Hillcoat ormanda yaşadığı süreçte kendine nasıl bir savunma mekanizması geliştirdi ? Yaşadığı psikolojik travma ve yarattığı içsel dünyasında neler oldu ?
Sonunda kesinlikle çok şaşıracaksınız ve üzüleceksiniz . Peggy bu sonu hiç haketmedi …
Mesele kendini adamak... Bir şeyi yapacağını söylüyorsan onu yapmalısın. En kötü insan tipi, kendine verilmiş de olsa, bir söz verip onu tutmayan insandır.
Bir çocuk hayatta en çok kime güvenir anne ve babasına değil mi? Babasına güvenip onun her söylediğinin doğru olduğunu kabul edip söylediklerinden dışarıya çıkmayan bir kız çocuğun başından geçenleri sade akıcı bir dille bize sunuyor yazar. Ormanın derinliklerinde ilkel bir yaşamla 9 yılını babasıyla birlikte geçiren bir kızın yaşadıklarını anlatan bir kitap. Ama öyle muhakkak okuyun diye tavsiye edeceğim bir kitap da değil?
" Kafesin biri, bir kuş aramaya çıktı..."
Kafka' nın bu cümlesi tüm kitabın özeti bence. Paylaştığım görsellerde ise başlangıç ve bitiş yer alıyor. Çünkü kitabın hissettirdiği oydu. Bir mumun yanması ve sönmesi...
Dokuz yaşındaki Peggy ailenin tek çocuğudur. Piyanist bir anne ve dünyanın sonunun her an geleceğine inanıp ona göre yaşayan bir babaya sahiptir.
Annesinin Almanya' da olduğu bir dönem, tüm zamanını babası ile bahçelerinde kamp yapıp hayatta kalma tekniklerini öğrenerek geçirir. Güvenli evinde, baba hayranlığı ile öğrendikleri ne yazık ki onu korkunç bir dünyaya sürükleyecektir.
Kafasındaki dünyanın sonu düşüncesinden kurtulamayan baba, kızını ıssız bir yerdeki kulübeye götürür ve dünyadaki, annesi dahil herkesin öldüğünü söyler. Peggy tam sekiz sene boyunca bu düşünceyle büyür. Fakat bir gün öyle bir şey olur ki...
Kitabın sonunda ortaya çıkan durum karşısında cidden şaşırdım hatta kabullenmek istemedim o kadar gerçekti ki... Zaman atlamalarıyla ve Peggy' nin ağzından anlatılan bu romanı okumanızı öneririm
Üzerini çizdiğimiz her gün ölüme ne kadar yaklaştığımızı hatırlatmak için...
XoXo