Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Çözülüşü

Yalçın Küçük

Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Çözülüşü Sözleri ve Alıntıları

Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Çözülüşü sözleri ve alıntılarını, Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Çözülüşü kitap alıntılarını, Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Çözülüşü en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Görünüşe göre sonu gelmez bir biçimde bir Sovyet başarısını diğeri izledi. Stalin, 1949 yılında sersemletici bir hızla atom bombasını elde etti. Sonra Hruşov, Sputnik’i ve uzaydaki ilk insanı ile büyük bir zafer kazandı ve roketleri ile dünyayı ürküttü. Brejniev, Üçüncü Dünya’ya istediği gibi müdahele etti, kıtaları denizaltılarıyla kuşattı ve sonunda Birleşik Devletler ile nükleer eşitliği sağladı. Rusya, bir süper güç olarak, dünyayı iki ayağının arasına aldı." "Ve 1968 yılından sonra, Batı’nın Vietnam felaketi, Watergate Skandalı, iki petrol şoku ve Şah’ın İran’ın yıkılışı türünden darbelerle sersemlediği bir zamanda ‘güçler dengesi’, Sovyetler’in pek sevdikleri bir söyleyişle, kesinlikle, ‘sosyalizm lehine’ değişiyordu." "Herhangi bir mutlak gösterge açısından Sovyet sistemi başarısız değildi: Halkının bir başkaldırısı yoktu, ekonomisi, sınırlı da olsa yeterli ölçüde ürün sağlıyordu. Eşitsizlik ve suç düzeyi, gelişmiş kapitalist ülkelerdekinden daha düşüktü."
Sayfa 138 - Mızrak Yayınları
Marx ve Engels, yola çıktıklarında bir yol vardı ve sosyalist mücadele, Marx ve Engels’den önce başlıyor. "Sosyalist" sözcüğü ilk kez 1827 yılında, Owen taraftarlarının çıkardığı bir kooperatif yayınında kullanılıyor. Marx ve Engels, bu yola giriyorlar. "Sosyalist" sözcüğünün kaynağında ortaklık var; dernek veya cemiyet anlamındaki assosiasyon sözcüğüyle aynı anlam grubuna giriyor. Bu sözcükte bir beraberlik ve katılma yükü bulunuyor; "sosyal" sözcüğü de, bir iştiraki, katılmayı, birlikte yürüyüşü ifade ediyor. Bu sözcükle, "kompanyon" sözcüğü eş anlamlıdır; "kom" ve "pan" sözcüklerinin bir araya gelmesinden türüyor. "İle" ve "ekmek" sözcüklerinden oluştuğu için, "kompanyon" ve bunun özdeşi "sosyal" sözcükleri, birlikte ekmek yemeyi, yoldaşlığı anlatıyorlar. Bütün bu açıklamalar şunun içindir: "Sosyalist", ya da sosyalizm ile "komünist", ya da komünizm, sözcükleri arasında büyük ve önemli farklar bulunmuyor. Birbirinden ayrı anlam yükleri, daha çok pratikten geliyor. Bunun ötesinde sözcük anlamında, komünizm, biraz daha yakın beraberliği ve ortaklığı anlatıyor.
Sayfa 284 - Mızrak Yayınları
Reklam
hem Garbaçov'un yazgısını ve hem de Sovyetler Birliği'nde sosyalizmin çözülüşünü kişisel faktörlerle açıklama eğiliminde değilim; bunlar var. Şu da söylenebilir; tüketim toplumları yaratıcı olmayan liderleri ve çözülme süreçleri çapsız yöneticileri ön plana çıkarıyor. Eğer Garbaçov bir çözülme sürecinin "kahramanı" ise ayrıca çapsız olmak durumundadır. Çapsızlık, çözülme sürecinin türevi oluyor.
Sayfa 86 - Mızrak Yayınları
"Tarihsel perspektif içinde ele alındığında, Avrupa dışında Batı’ya en büyük güçlükleri yaratan Hruşov ve Lenin ve hatta Stalin değildi, fakat pek habis Brejniev oldu. Vietnam zaferini Sovyet silahları ve desteği sağladı ve bunlar, Mozambique’te, Angola’da ve Cuba aracılığıyla, Nicaragua’da zaferin sağlanmasında büyük imkânlar sağladı."
Sayfa 134 - Mızrak Yayınları
Kemalizm'i çok eleştirdim. En çok eleştirdiğim zamanda, "kemalizm, bizi ileriye götürmez ve biz kemalizm'den geri düşmeyiz" diyordum. Şimdi bu sözümüzdeyiz, kuvvetle müdafaa ediyoruz. Tarihsel ilerleme zincirimizde önemli bir sıçrayış ve halka olmuştur.
Sayfa 8
gelirde eşitsizlik yaşamda eşitsizliğe dönüşmedikçe bir anlam ifade etmiyor. Daha sıkı bir çalışma ve çalışma disiplini için, eğer bankalardaki mevduat artışına yol açacaksa, geliri eşitsizleştirmenin bir işlevi olmayacaktır; mutlaka, tüketim kalıbında da eşitsizlik gerekiyor. İşte bu nedenle Garbaçov takımı, Anti-Dühring'le boğuşmak yerine bazı sorunları biriktirerek ve çözülür olmaktan çıkararak tüketim takımında eşitsizlik politikasını savunmak istiyor. Aganbegyan'ın birikmiş ve ekonomiyi basınç altında tutan mevduatı tasfiye edebilmek için lüks konutlar ve hastanelerde özel odalar üretimini savunması buna tipik örnektir; dar fakat sağlıklı konuta sahip ve parasız tedavi imkânlarında yaşayan Sovyet işçisinin, ancak lüks villalara ve hastanelerde paralı özel bakıma özendirilebilirse, daha fazla, disiplinli ve sıkı çalışmak isteyeceği düşünülüyor.
Sayfa 104 - Mızrak Yayınları
Reklam
Değiştirme, öncelikle bir bölüm aktörü değiştirici durumuna getirmekle başlıyor. Şöyle de söylenebilir; revolüsyon, en çok ve öncelikle, yapanlarını değiştiriyor. Bunu, bir adım daha atarak ve paradoksal görünen bir biçim içinde, şu şekilde anlatabilirim; Fransız Devrimi’nden önce Fransız devrimcisi görünmüyor. Devrimci, devrimci durumda ortaya çıkıyor. Lenin de, herhalde sürpriz değil, bu noktayı gözlemiş bulunuyor ve devrim süreci içinde sıradan yurttaşın değişim sürecine işaret ediyor. Ekim Devriminden hemen önce, Nisan 1917 tarihinde şunları yazıyor: "Bilim ve pratik politika açısından tüm' gerçek devrimlerin başlıca özelliklerinden birisi, politik yaşama ve devletin örgütlenmesine aktif, bağımsız ve etkin olarak katılmaya başlayan ‘sıradan yurttaş’ sayısındaki olağanüstü hızlı, ani ve dik artıştır”. Rusya burjuva devriminde de, geniş yığınlar birdenbire politize oluyorlar, kendilerini aşıyorlar ve yeni bir kimlik kazanıyorlar; değişenlerin başında küçük burjuvalar geliyor.
Sayfa 66 - Mızrak Yayınları
"Sovyet halkı, 23’ncü kongreden başlayarak 26 ncı kongre dahil, bütün bu kongrelerin kararlarını uygulamaya koyarak, ekonomik, kültürel ve sosyal alanlarda önemli gelişmeler sağladı. Halkımızın gayretli çabalarıyla, emperyalizmin nükleer savaş başlatma imkânlarını önemli ölçüde daraltan, askeri-stratejik eşitlik sağlandı." Bunların hepsi
Sayfa 121 - Mızrak Yayınları
Fidel Castro ise şimdilik yargılarını Doğu Avrupa’daki eski dostlarıyla sınırlı tutuyor; ' 'Doğu Avrupa’da olanlar, sosyalizmin çözülüşüdür" diyor. Sosyalizmi iyileştirme gerekçesi, sosyalizmin ortadan kaldırılmasına yol açıyor; sosyalizmlerini çözer çözmez de Amerika Birleşik Devletleri’nin yanında yer alıyorlar. Castro, Washington tarafında Küba’nın televizyon yayınlarıyla baskı altına alınmasıyla ilgili bir Birleşmiş Milletler oylamasında Polonya, Çekoslovakya, Macaristan ve Bulgaristan’ın Amerika Birleşik Devletleri ile aynı yönde oy kullanmalarına, "bu tiksindirici bir ihanettir" diyor. Hepsinin Dünya Bankası ve IMF’den kredi alabilmek için bunu yaptıklarını ve Amerikan yanlısı bir dış politikaya doğru yöneldiklerini ileri sürüyor.
Sayfa 176 - Mızrak Yayınları
İkinci Dünya Savaşının sonundan itibaren Başkan İnönü’nün izlediği politika, Türkiye’de kapitalizm üzerindeki vesayetin kaldırılması biçiminde özetlenebilir; üç çizgiyi ortaya çıkarıyor. Birincisi, vesayetten kurtulmuş bir Türkiye’yi savunan bir partinin gerekliliği ile ilgilidir ve Demokrat Parti bu rolü üstleniyor. Demokrat Parti, siyasette Batı "demokrasisi” kurumlarına eğilim gösteren, ekonomide kapitalizmin engelsiz ve plansız gelişimini planlayan ve dış ilişkilerde kapitalist dünyanın yeni liderine meyleden bir politik hareket olmak durumundadır; Türkiye’nin içinde bir Amerikan Partisi oluyor. İkincisi, Başkan İnönü, bu geçişin patlamalara imkân vermeden ve rejimin temellerinde büyük yıkıntılar olmadan realize edilmesini istiyor. İnönü ile yeni Amerikan Partisi arasındaki çekişme ve pazarlıklar, sonuçta, Kemalizm’in restorasyonuna yol açıyor. Üçüncüsü, Kemalizm’in restorasyonu ve kapitalizmin vesayetten kurtuluşu, bunu gerçekleştiren politika, kadrolar ve iş çevreleri açısından mutlaka en güçlü kapitalist ülke ile bağlantılar kurmayı gerektiriyor; bu nedenle Amerika’nın yalnızca bir model olarak alınması değil, daha da ilerisinde, bir güvence kaynağı sayılması süreci başlıyor.
Sayfa 211 - Mızrak Yayınları
123 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.