Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Çözülüşü

Yalçın Küçük

Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Çözülüşü Sözleri ve Alıntıları

Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Çözülüşü sözleri ve alıntılarını, Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Çözülüşü kitap alıntılarını, Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Çözülüşü en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Değiştirme, öncelikle bir bölüm aktörü değiştirici durumuna getirmekle başlıyor. Şöyle de söylenebilir; revolüsyon, en çok ve öncelikle, yapanlarını değiştiriyor. Bunu, bir adım daha atarak ve paradoksal görünen bir biçim içinde, şu şekilde anlatabilirim; Fransız Devrimi’nden önce Fransız devrimcisi görünmüyor. Devrimci, devrimci durumda ortaya çıkıyor. Lenin de, herhalde sürpriz değil, bu noktayı gözlemiş bulunuyor ve devrim süreci içinde sıradan yurttaşın değişim sürecine işaret ediyor. Ekim Devriminden hemen önce, Nisan 1917 tarihinde şunları yazıyor: "Bilim ve pratik politika açısından tüm' gerçek devrimlerin başlıca özelliklerinden birisi, politik yaşama ve devletin örgütlenmesine aktif, bağımsız ve etkin olarak katılmaya başlayan ‘sıradan yurttaş’ sayısındaki olağanüstü hızlı, ani ve dik artıştır”. Rusya burjuva devriminde de, geniş yığınlar birdenbire politize oluyorlar, kendilerini aşıyorlar ve yeni bir kimlik kazanıyorlar; değişenlerin başında küçük burjuvalar geliyor.
Sayfa 66 - Mızrak Yayınları
Sovyet sosyalizmi, en çok boş zamanı artıramamakta ve hoş zamana çevirememekte başarısızlığa uğradı. Yeni düzen, burjuva düzeninden ayrı bir boş zaman kullanımı yaratamadı ve hoş zamanın teori ve pratiğini geliştiremedi. Sosyalizmin amacı hoş zamandır ve çalışmayı azaltarak yine de gerçekleştirilecek çalışmayı, hoş zamana çevirebilmektedir. Çalışma, ancak piknikte bebek-nöbetine benzediği ölçüde hoş zaman olabilir; Sovyet marksizmi burada, en büyük başarısızlığını, yaşıyor.
Sayfa 7 - Mızrak Yayınları
Reklam
Robespierre’in kendisinin veya Kemal Paşa’nın heykellerinin parçalanmasıyla iktidarın sınıfsal ve toplumsal niteliğinde bir önemli değişiklik gerçekleştirilmiyor; Türkiye’de mülkiyet esasına dayalı burjuva rejiminin sağlamlaşması için din öğesinin açıkça kullanılması ve uluslararası gericilikte bir dayanak aranması dönemine giriliyor.
Sayfa 77 - Mızrak Yayınları
Fidel Castro ise şimdilik yargılarını Doğu Avrupa’daki eski dostlarıyla sınırlı tutuyor; ' 'Doğu Avrupa’da olanlar, sosyalizmin çözülüşüdür" diyor. Sosyalizmi iyileştirme gerekçesi, sosyalizmin ortadan kaldırılmasına yol açıyor; sosyalizmlerini çözer çözmez de Amerika Birleşik Devletleri’nin yanında yer alıyorlar. Castro, Washington tarafında Küba’nın televizyon yayınlarıyla baskı altına alınmasıyla ilgili bir Birleşmiş Milletler oylamasında Polonya, Çekoslovakya, Macaristan ve Bulgaristan’ın Amerika Birleşik Devletleri ile aynı yönde oy kullanmalarına, "bu tiksindirici bir ihanettir" diyor. Hepsinin Dünya Bankası ve IMF’den kredi alabilmek için bunu yaptıklarını ve Amerikan yanlısı bir dış politikaya doğru yöneldiklerini ileri sürüyor.
Sayfa 176 - Mızrak Yayınları
Bir: Lenin olmasaydı, Marx felsefe tarihinde bir dipnot ve sosyal mücadelede bir kritik olarak kalırdı. İki: Stalin olmasaydı, Lenin'in Ekim Devrimi, bugün sadece uzmanlarının bildiği Avrupa'daki kısa ömürlü kent devrimleri kadar önemli olabilirdi. Üç: Garbaçov ve yol arkadaşlarının NEP Lenin'ini başlangıç almalarında veya Lenin'i, en son halinde, bir NEP düşünürü olarak görmelerinde fazla tarihsel zorlama bulunmuyor. Çünkü Lenin, yerine kimin geçebileceği konusunda bir "vasiyetname" bırakmasına karşın. NEP'ten nasıl ve ne zaman çıkılacağı konusunda söz etmekten kaçınıyor. Dört: Lenin'in daha önceki yazdıklarından hareketle ve yer yer Marx'ın ve Engels'in yazdıklarına karşı çıkarak Sovyetler Birliği'nde sosyalizmi kuran Stalin'dir.
Sayfa 240Kitabı okudu
İkinci Dünya Savaşının sonundan itibaren Başkan İnönü’nün izlediği politika, Türkiye’de kapitalizm üzerindeki vesayetin kaldırılması biçiminde özetlenebilir; üç çizgiyi ortaya çıkarıyor. Birincisi, vesayetten kurtulmuş bir Türkiye’yi savunan bir partinin gerekliliği ile ilgilidir ve Demokrat Parti bu rolü üstleniyor. Demokrat Parti, siyasette Batı "demokrasisi” kurumlarına eğilim gösteren, ekonomide kapitalizmin engelsiz ve plansız gelişimini planlayan ve dış ilişkilerde kapitalist dünyanın yeni liderine meyleden bir politik hareket olmak durumundadır; Türkiye’nin içinde bir Amerikan Partisi oluyor. İkincisi, Başkan İnönü, bu geçişin patlamalara imkân vermeden ve rejimin temellerinde büyük yıkıntılar olmadan realize edilmesini istiyor. İnönü ile yeni Amerikan Partisi arasındaki çekişme ve pazarlıklar, sonuçta, Kemalizm’in restorasyonuna yol açıyor. Üçüncüsü, Kemalizm’in restorasyonu ve kapitalizmin vesayetten kurtuluşu, bunu gerçekleştiren politika, kadrolar ve iş çevreleri açısından mutlaka en güçlü kapitalist ülke ile bağlantılar kurmayı gerektiriyor; bu nedenle Amerika’nın yalnızca bir model olarak alınması değil, daha da ilerisinde, bir güvence kaynağı sayılması süreci başlıyor.
Sayfa 211 - Mızrak Yayınları
Reklam
121 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.