#maxfrisch İsviçreli bir yazar, gazeteci, filozof ve mimar.
.
#stiller ben ve o arasında değişen anlatıcı sıçramaları ile aktarılan olay örgüsünün temasını, kimlik sorunu oluşturuyor. Bireyin kendi kimliğine ulaşabilmesi için kendine bir kimlik çizmemesi gerektiğine vurgu yapıyor. Yani toplumun istediği gibi olmaya çalışan ya da kendini olumlu karakter özellikleri ile lanse ederek kişiliğini topluma onaylatmaya çalışan bireyleri eleştiriyor. Kendi ülkesi olan İsviçre ile ilgili de sağlam eleştirilerde bulunuyor.
.
Hem üslup hem felsefi açıdan severek okuduğum bir kitap oldu. White’ın “Ben Stiller değilim!” iddialarının doğru olup olmadığının anlaşılması 300 sayfa kadar sürüyor. O sayfaya kadar okur sürekli olarak ikilemde bırakılıyor.
.
Konusu (Spoiler!): Amerikan pasaportuyla seyahat eden James Larkin White, İsviçre’de kayıp heykeltraş Anatol Ludwig Stiller’e benzetilerek tutuklanıyor. Sonra da sorgulamalar başlıyor, Stiller’in tüm eş dostunun şahitliğine rağmen tutuklu ısrarla Stiller olduğunu inkar ediyor. Bu arada kurgunun içine bir sürü hikaye dahil ediliyor. Bunların bir kısmı Stiller’in hayatı ile ilgili hikayeler, bir kısmı da tutuklu White’ın zengin hayal gücü sayesinde gardiyanına anlattığı hikayeler. Stiller’in bencilliği ve dışa dönüklüğü ile balerin eşi güzel Julika Stiller Tschudy’nin hassaslığı ve içine kapanıklığı ve bu karakter zıtlıklarının aralarındaki ilişkiye etkileri ilginçti. Tutuklunun savcılığını yapan Rolf ve onu Stiller ile aldatan eşinin özgürlükçü ilişkileriyle ilgili hikayeleri daha da ilginçti.