Birinci Dünya Harbi’nde on sekiz yaşında bir subay namzedi olarak görev aldım ve harbin sonuna kadar en ileri cephede harbi yaşadım. Baştan başa yaya olarak geçtiğim Anadolu’nun akıl almaz sefaletini görmüştüm. Tüten tek baca, dönen tek motor, yanan tek ampul, üstünde ilerlenebilecek tek kilometre yol yoktu. Yiyeceğimiz, içeceğimiz, giyeceğimiz, şekerimiz, ilacımız dışarıdan geliyordu.