Poe ve Kafka'dan etkilenmiş yazar, sanayi toplumunda çelişkilerle dolu insanın sıkışıklığından. Kitaptaki çoğu hikaye, Hristiyanlık propagandası ölçütünde yönlendirici ve dogmatik. Bir kısmında ise, aşırı zorlama ve uzatmalar mevcut!
Dikkat çekenlerin başında, esere ismini veren hikaye geliyor ki; bir köpek üzerinden kutsamalar ve insanların dini ikiyüzlülüğü simgelenmiş adeta ve bir novella kadar uzun. Yedi Kat ve Hastane Sorunları hikayeleri ise, 50'lerde betimlenen İtalyan hastanelerinin ve hasta yakınlarının durumu ile ülkemi andırıyor, Türk okuruna klişe ama kulağa küpe bile gelebilir. Ama Yine De Kapı Çalınıyor ile soylu takımı burjuvalara, Savaş Türküsü ile aristokrat savaş bürokrasine protest değinmeler güzeldi. Dünyanın Sonu, Noel Öyküsü ve Ermişler gibi pek çok hikayeyse, yapılan Tanrı ve çarpık inanç sorguları ile de. Benim ise en sevdiğim; duyarsız bir sevgiliye yazılan çarpıcı bir mektubu andıran Boşuna Çağrı oldu, basit anlatımıyla toplumumuzda pek sıradanlaşan duygularıyla.
Kısaca, Buzzati 'yi neden pek muhafazakar ilk yazı atölyesi hocamın ısrarla önerdiğini anlamış oldum, yıllar sonra okuyunca. İnsanların kutsal değerlerine ve pek bilinen ama uygulanmayan erdemlere değindiniz mi yapıtlarınızda (yani tribünlere oynadınız mı), yüzyıllardır yapıldığından, edebi sanat olamasa da pek bir değer görürsünüz, katolik İtalya ya da Tolstoy gibi (İnsan ne ile yaşar!) Rusya'da! Eser, aklını çalıştıran mütedeyyin okurlara yazara başlangıç için önerilebilirse de; ona uluslararası ün sağlayan #tatarçölü romanı ya da #klinikbirvaka oyununu okumak yeterli olacaktır, BENCE...