Tarihin Kara Kitabı kitaplarını, Tarihin Kara Kitabı sözleri ve alıntılarını, Tarihin Kara Kitabı yazarlarını, Tarihin Kara Kitabı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
2024 yılı içerisinde bakmayı düşündüğüm kitaplar..
+neden okuyacaklarım listesine eklemedin de böyle ileti şeklinde yazdın bunları?
-çünkü okumayı değil bakmayı düşünüyorum. baktıktan sonra okuyup okumayacağıma dair karar vereceğim.
Cahil diye bu meydanda, kazanmayanlara denirmiş. Bu saflığım için kendimden ve okuyucularımdan özür dilerim.
İhtiyârımla acep ben hiç olur muydum yazar
Ger bileydim Ahmed'in bunca devasız derdini.
Mükrimin Halil (Yınanç) merhum ne kadar haklı: "İnsanın, hasta iken doktor, aç kalınca aşçı, istirahata çekileceği zaman tarihçi olacağı gelir. Tarih, ilimlerin en sonunda gelir. Önce herkes alacağım vermez; hukuk doğar. Sonra hasta olurlar; tzb doğar. Sonra sihir ve nücuma itimat başlar. Tarih de lüks bir ilimdir." Aslında kazanç hırsının insanların bütün hayatını kuşattığı bir iklimde sadece tarih değil, hiçbir ilim gelişmez ve ilim zihniyetinin sağlığı altından daima bezirgan sureti sırıtır.
Unutulmamalıdır ki korunması gereken şey tarihçi değil, en geniş manasıyla tarihtir. Tarihçi fanidir, baki olan yalnız "kalb-i selim ve akl-ı selim" ile yazılan tarihtir
1968 baharında, SBF'de iken hocamız Prof. Dr. Besim Üstünel'in ders notları (Ekonominin Temelleri) o zamana göre 35 Lira gibi fahiş bir fiyatla piyasaya çıktığı zaman aynı hacimdeki kitaplar en fazla yarı fiyatına satılıyordu. Takip eden ilk derste kendisine talebeler tarafından "yuh" çekilmişti. Bir hocaya yuh çekilebileceği o zamana kadar hiç hatırıma gelmemişti ve ben donup kalmıştım. Sonradan hocanın resim ve Volvo marka araba merakı olduğunu öğrendim.
"Kendim de dahil olduğum halde, birer kanş kalınlıktaki eserler ile öğünenlerimizin yaptığı Garp müelliflerinden çalınmış ustalıklı birer kopyddan başka bir şey midir? Bunlar mı yarının ilim tarihinde yer tutacak eserlerimiz? Hakikatler olduğu gibi söylenince pek acı geliyor değil mi?"
Sivas çevresinde okumuşun cahiline ve tabii bir işe yaramayanına kara cahilden mülhem olarak "kara bilecen" denir. Türkiye'de aydınların büyük bir kısmı bu tavsife dahilse de bu pek dillendirilmez. Gerçekten de okumuşların Türk cemiyetinin hangi meselelerinin halline katkıda bulunabildiklerinin bir muhasebesi henüz yapılmamıştır. Doğrusu büyük bir kısmının lütfen yazdıkları "Okumayı bilmeyip yazan: Odur, dünyayı bozan" veya "Oku dedim, vardı da böyle oldu" atasözünü hatırlatır durumdadır. Çünkü yazdıkları birbirlerinin bile işine yaramamakta, yani birbirlerinin yazdığını okumamaktadırlar. Bunların en masum ifadeleri olan "kitap biriktiremiyorum, Lazım olunca kütüphaneye gidiyorum" şeklindeki sözleri okuyup-yazmama günahının itirafından başka bir şey değildir.