Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Tarihte Araplar

Bernard Lewis

Tarihte Araplar Sözleri ve Alıntıları

Tarihte Araplar sözleri ve alıntılarını, Tarihte Araplar kitap alıntılarını, Tarihte Araplar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Halife manevi güce sahip değildi; o ne mevcut düzeni değiştirebilir ne de yeni bir nizam koyabilirdi.
Sayfa 181Kitabı okudu
Ömer Selman'a sordu: " Ben hükümdar mıyım yoksa halife mi?" Selman şöyle cevap verdi : Eğer Müslüman ülkesinde bir dirhem, yahut az veya çok vergi alırsan ve bunu kanunsuz bir şekilde kullanırsan sen halife değil hükümdarsın, demiştir. Ve Hz. Ömer bunun üzerine ağlamıştır.
Reklam
İyi bir yer, iyi bir zaman. Çünkü iyi bir Harun Reşid'in altın çağı yaşanıyordu.
Sayfa 111Kitabı okudu
Ey İccius, bugün Arapların zengin hazineleri istiyorsun. Saba ülkesinin krallarına karşı çetin bir sefer düzenliyorsun. Korkunç görünüşlü Medler için zincirler hazırlıyorsun..
Sayfa 219Kitabı okudu
Ömer Selman'a sordu: " Ben hükümdar mıyım yoksa halife mi?" Selman şöyle cevap verdi : Eğer Müslüman ülkesinde bir dirhem, yahut az veya çok vergi alırsan ve bunu kanunsuz bir şekilde kullanırsan sen halife değil hükümdarsın, demiştir. Ve Hz. Ömer bunun üzerine ağlamıştır.
Şeriat yalnız bir kaideler külliyâtı değil, aynı zamanda sosyal ve siyasî görünüşte bir hayat düzeni, insanları ve toplumu ileriye götüren bir ideal idi. İslâm, kanunun yalnız vahiyler vasıtasıyla Allah'tan nazil olabileceğinden yasama yetkisini kabul etmiyordu, fakat örf ve adet, medenî hukuk, hükümdarın yarı resmî bir tarzda ve tasvibi ile sınırlı olarak devam ediyordu. Şeriat yalnız bir iman ve kült olarak değil, amme, şahsî, ceza ve medenî hakları da içine alan hayatın bütün yönlerini düzenliyordu.
Sayfa 180Kitabı okudu
Reklam
Halife manevi güce sahip değildi; o ne mevcut düzeni değiştirebilir ne de yeni bir nizam koyabilirdi.
Sayfa 181Kitabı okudu
Abbasîler iktidara dinî bir hareket sonunda geldiler. İktidarlarının dinî görünüşünü ortaya koymaya çalışarak halkın sevgilerini korumağa gayret sarfettiler. Başlangıçta din adamlarını ve fakihleri hoş tutmaları ve en azından halk arasında dinî kaidelere saygı gösterme hususunda ıs­ rar etmeleri dikkati çekmektedir. Bir Arap tarihçisi şöyle demektedir: "Bu hanedan dinî ve dünyevî kudretin birleştiril­diği bir siyaset ile dünyayı idare etti; insanların iyileri ve din­darları dinî hislerle, diğerleri ise korku ile onlara itaat ediyor­du."
İslam dünyasının başına Emeviler'in yerine Abbasiler'in geçmesi sadece hanedanın değişmesinden çok daha fazlasıydı. Aslında bu İslam tarihinde, Batı tarihindeki Fransız ve Rus ihtilalleri gibi kesin bir dönüm noktasını ifade eden bir ihtilaldir.
Türkler, İslamiyet'i kabullerinden kısa bir zaman sonra siyasî bakımdan İslâm dünyasının kaderine hakim olmuşlardır. Selçuklular ve özellikle Osmanlılar zamanında Türk tarihi ile İslâm tarihi artık içiçe girmiştir.
Reklam
İslam'ın Arap milliyetçiliği ile özdeşleştirilmesi bizzat Arapların yeni mü'minlere karşı davranışlarında açıkça görülür. Arap olmayanların Müslüman olmaları fikri o kadar beklenmeyen bir gelişmeydi ki muhtediler(islama yeni geçenler) Arap kabilelerinden birine bağlanarak ancak mu'min olmuş kabul ediliyordu.
Islâm tarihine dair eser hazırlayan her Avrupalı müellif özel bir güçlükle karşılaşır. Bu müellif bir Batı dilinde yazdığından, eserinde mecburen Batı terimleri kullanılır. Fakat, bu terimler Batı kültürüne ait olan, çoğu Batı tarihinin ürünü fikir ve tahlilleri ifade eder. Bunların, ayrı etkiler altında oluşarak ayrı hayat tarzları yaşayan başka bir toplumun şartlarına uygulanması sadece bir benzetme olabilir ve insanı aldatabilir. Bir örnek gösterelim: Son çağlara gelinceye kadar, Kilise ile Devlet, uhrevî ile dünyevî, ruhbanı ile laik gibi ikili kelimelerin Arapça'da gerçek karşılıkları yoktu; çünkü, bu kelimelerin ifade ettiği ikili kavramlar Ortaçağ Müslüman toplumunda mevcut değildi ve Ortaçağ Müslümanmm zihninde belirmemişti. Islâm cemaati din ve devlet birliğiydi ve bu ikisi biribirinden ayrılmayacak bir bütündü; baştaki halife hem dünyevî, hem dini reisti.
Arabistan'da Arap asıllı Peygamber tarafından ortaya konulan İslâm sadece bir iman ve kült üzerine kurulmuş bir sistem değildi. Aynı zamanda bir devlet, cemiyet, kanun, düşünce ve sanat sistemi, dinî faktörlerle birleştirilen ve hakim kılman bir medeniyet idi.
Sayfa 180Kitabı okudu
Milletlerin karakterini tahlil etmek her ne kadar eğlenceli bir oyun gibi görünüyorsa da bir neticeye varmak oldukça zordur. Böyle bir girişim tahlil edilen konudan ziyade tahlil edenin fikrî yapısını ortaya koyar.
Sayfa 188Kitabı okudu
Arap terimi ilk defa M.Ö. IX. yüzyılda ortaya çıkar ve Kuzey Arabistan çölündeki Bedevileri tarif için kullanılır.
27 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.