Mehdi’nin çıkısını inkâr edenlerin en fazla tutundukları meselelerden biriside şudur; “Mehdi gibi bir inancı benimsemek insanları tembelliğe sürükler.”
Evet, gerçekte de bu olmuştur. Özellikle
Tasavvuf erbabı içerisinde Mehdi inancından dolayı tembelliğe sürüklenen çok insan ortaya çıkmıştır ve çıkmaktadır. “Biz Mehdiye asker topluyoruz” deyip
Yazar eserinde tasavvufun İslam düşünce hayatında meydana getirdiği köklü manevi değişimi ele almaktadır. Yazarın üzerinde durduğu husus diğer bütün dinlerde yaşanan manevi boyutun, mistik yaşam tarzının, İslam dininde ki karşılığının tasavvufi düşünce ve yaşam tarzı olduğudur. Afifi diğer dinlerde sahip olunan manevi alanları ile İslam dininin karşılaştırıldığı vakit tasavvufun daha derin ve etkileyici olduğunu söylemektedir. Esere bütünsel olarak baktığımızda tasavvufu tarih ve konusu itibariyle bütün olarak ele almamıştır. Bazı sufilerin hayatlarından kısaca bahsetmiştir.
Ebu'l Ala Afifi
Zeki bir adam. Neden bunu belirterek başladım peki, sanırım; tasavvufu bir ilim olarak anlatan insanlar, genelde kalbi ile anlatıyorlar. Afifi hem aklı hem kalbi ile anlatmış o yüzden.
Mistisizim evrensel bir olgudur diyerek başlıyor söze. Hatta bir çok hususta ve tasavvufi uygulamada bu Hristiyanlıkta da var, orda da var burda da var, diyor. Tasavvuf hocamız Prof.Dr Abdürrezzak Tek pek bu kısımlara katılmıyordu yanlış hatırlamıyorsam.
Sonra tasavvufun tarihi gelişiminden, hakikat-şeriat, tevhid, vahdet-i şuhud, vahdet-i vücud, ilahi sevgi... gibi bir çok meseleyi gayet anlaşılır bir dille en yalın şekilde okuyucuya sunuyor. Ayrıca tasavvuf çatısı altında birbirinden farklı düşünen sufilerin ayrışma sebeplerini de açıklıyor.
270 küsür sayfa olan kitabı bu kadar uzun sürede (neredeyse 1 ay) okuma sebebim ise; araya bir kaç şiir kitabı sıkıştırdım da ondan
Velhasıl kitabı gerçekten beğendim ve eğer tasavvufa dair ilginiz varsa mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
Eser, Türkiyedeki hatta dünyadaki tasavvufçuların (akademisyenlerin) referansı, Afifi ise üstatlarıdır. Öyleki, tasavvuf hakkındaki bir çok fikrin temeli Afifi’dendir lakin akademik camianın “akran hasedi” bu itirafı zorlaştırır. Dolayısıyla “aslında herkes Afifi’den beslenir ama kimse bunu açık yüreklilik ile itiraf etmez!” diyerek
“Bir defa haccettim Beytullah’ı gördüm, sahibini görmedim. Bir defa daha haccettim, Beytullah’ı ve sahibini beraber gördüm. Üçüncü defa hac edişimde ise ne beyti gördüm ne de sahibini!.”
Bestâmî