Bu
vasfıyla o,(tasavvuf) zaman veya mekana dayalı maddi sınırların kuşatamadığı
manevi bir karakteri olan insani bir fenomendir ve
herhangi bir ümmetin, dil veya ırkın tekelinde değildir.
Kelamcılar, Allah ile insan arasındaki ilişkiyi abid ile mabud arasındaki ilişki şeklinde tasavvur etmişlerdir. Sûfiler ise, bu ilişkiyi muhib ile mahbub arasındaki ilişki şeklinde anlamışlardır ve ibadeti muhabbetin fer’i saymışlardır.
“Zühd üç çeşittir. Avâmın zühdü, haramları terk; havâssın zühdü, helallerin fazlasını terk; Âriflerin zühdü de, kalbi Allah’tan meşgul edecek şeyleri terktir.”
Ahmed b. Hanbel