İşte herkesi dehşet ve hayrette bırakan bir üslup ve eşsizliğe sahip olan mukaddes kitabımız, devleti, hükümeti ve sultası olmayan, hatta okuma ve yazması dahi bulunmayan bir ümmiye gönderilmişti.
Bu kitap, sanemlere, ağaçlara, kum yığınlarına, taşlara ve elleriyle yaptıkları şekilli yiyeceklere tapan, kızdıkları zaman onları yemeye kadar varan, hurafeler içinde bocalayan ve en çirkin hareketleri irtikap eden Araplar arasında tevhid akidesini yayarak putperestliği ve hurafeyi kökünden yıkmış, ahlaki yönden de ilk Müslümanları, insanlık için bir numune-i imtisal olarak ortaya koymuştu. Kur'an-ı Kerim'in irşadı sayesinde Müslümanlar, ilmin en samimi dostu olmuşlar, her gittikleri yerde onu aramışlar, öğrenmişler ve öğretmişlerdi. Kısa zamanda başarılmış böyle bir inkılabın eşi tarihte gösterilemez.