Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gazze'den Sonra

Teklif - Sayı 14 (Mart 2024)

Teklif Dergisi

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bugün işgal altındaki Gazze'de ve Batı Şeria'da ayaklar altına alınmış olan uluslararası hukuk ve insan hakları da, bir söylem, değerler sistemi ve hukuk çerçevesi olarak, özünde, Batı'yı başkalarından daha üstun kılan, onun kuresel söylem üstünlüğünü tahkım eden bir yapıdan başka bir şey değildır. Uluslararası insan hakları
Berdal.AralKitabı okudu
Son üç yüz yılda Batı dediğimiz; modern, çağdaş, aydınlanmış, vb. adlarla çağırdığımız sözde “ akıl medeniyeti” mensuplarının, bizzat kendi kurdukları anlam ve değer dünyasını, bu kadar alenen hafife alan, açıkça çökerten, acımasızca tahrip eden, kısaca kendi kendilerine çelme takan bir yıkımı yaşamaktır. Akım kendi kendini tahrip ettiği, sözde aydınlanmanın kendini karanlığa gömdüğü bir zaman dilimini yaşıyoruz. İHSAN FAZLIOGLU
Reklam
Boykot, sadece boykot edilen şeyle ilgili değildir. Boykot edilen şeye bir zarar verir, ama asıl faydası bizedir: Bizi bilinçlendirir, kim olduğumuzu, kimden yana ve kime karşı olduğumuzu gösterir. Bizzat tevhidin öğretmek istediği haliyle neyi reddettiğimizi ve neyi kabul ettiğimizi durmaksızın, hayatın her alanında hatırlatır. Boykotu sadece pazardaki ticarî mallarla ilgili değil; genel olarak ekonomimize, zihniyetimize, ahlâkımıza, siyasetimize, diyanetimize sızmış her türden bâtıl, kirli ve çarpık unsurlara karşı yürütmek ve asıl bu yolla, gizlenerek iktidarını yürüten kapitalist hegemonyaya meydan okuyabileceğimizi fark etmemiz gerekir.
Sayfa 59 - ibrahim halil üçer - gazze aynasında insanlığın geleceği ve islam ümmetinin mükellefiyetiKitabı okudu
Ay yarıldı! Umudun gümüş kanatlarında süzüldü özgürlük, çocukların uykusunda melekler. Renklerin ışıldayan pınarından su içenler, sarılmış peygamberlerin uyuduğu çiçekleri kokluyor şimdi. Öyleyse artık bize düşen acınmak değil, insanlık düşmanı saldırılarla perçinlenen ruhumuzun ihtişamıyla parlamak, dünyanın üstüne çöken karanlığı, insanlığın özgürlük ufkunu kaplayan kasveti dağıtmaktır. Ay yarıldı!
Ridvan ŞentürkKitabı okudu
Dua, sadece kalpten geçirilerek veya sözlü olarak yapılmaz; duanın hakka'l-yakin şekli, kötülüğün bilfiil engellenmesi veya iyiliğin bilfiil gerçekleştirilmesidir. Bulunuş/vücüd kipleri cihetinden meseleye yaklaşmak, bu yönden tayin edicidir. Kötülük yapılırken ona buğz etmek ve kötülüğü işleyeni Allah'a havale etmek, tabii ki bir dua şekli olarak anlamlıdır; ama duanın en zayıf halidir. Esas dua kötülük yapanı, zulüm işleyeni, bunu yaptığına pişman etmek bile değildir; esas dua örgütlü bir şekilde kötülük yapma imkânını ortadan kaldırmak ve fert fert insanların kendi ibtilalarını yaşayabilecekleri şartları temin etmektir. Bu “dinde zorlamanın/zorbalığın olamayacağı” şartların temin edilmesi ve “dinin Allah'a has” kılınması imkânının tüm insanlara verilmesi anlamda asli durumun ihyası anlamına gelecektir. Bu nebevi hikmetin bütün meratibü'i-vücüd'da bir ve aynı sistemin mütemmim cüzleri olarak tahakkuk ettirme yönelişiyle mümkün olacaktır. Asırlar boyu Filistin'deki sulh ve salahın nasıl tesis edilerek muhafaza edildiği açık olduğu gibi, ne zaman bozulduğu da açıktır: İslam fetihleri sonrasında Filistin'de kan iki defa dökülmüştür: birisi Haçlı istilası diğeri Siyonist işgal. Gerekli şartlar yerine getirildiğinde, Siyonist işgalin akıbetinin Haçlı istilasının akıbetinden farklı olabileceğini düşünmek için elimizde hiçbir kanıt yoktur.
Tahsin GörgünKitabı okudu
"Pek çok kez demiştik ya yalnızca Müslümanların derdiyle ilgilenmek Müslümanca bir tutum değildir. Müslüman; yalnızca ülkesinden, dünyadan değil, ama aynı zamanda tüm kâinattan sorumludur. Fakirlik, çevre meseleleri, su sorunu, uzayın çöplüğe dönüştürülmesi vb. sorunlar da bizi ilgilendirmeli; hatta daha fazla ilgilendirmeli."
Sayfa 16 - Ketebe Yayınları | İhsan FazlıoğluKitabı okuyor
Reklam
Filistinde dünya sistemi Yahudiler eliyle mi etkin oluyor yoksa Yahudiler dünya sistemini mi kullanıyor? gibi soruların çok da anlamlı olmadığı açıktır; kim kimi kullanıyorsa kullanıyor; son uçta Yerküre'nin bu kısmında —ve bütün bir Yeryüzünde- insanlığa karşı yüz yıldır sistematik bir şekilde suç işleniyor. Suçu işliyor gözüken, Yunan mezaliminde olduğu gibi, İngilizler veya Amerikalılar değil; onlar sahnenin dışında. Sahnede Yahudiler ve Filistinliler bulunuyor. AngloAmerikan unsur yeri geldiğinde, İsrail-Mısır barışında oluğu gibi, hakem olarak devreye giriyor. Toynbee'nin daha 1922 yılında dediği gibi, “zor olan bir şeyi, çatışan taraflar arasında tarafsızlığı muhafaza ederek, sorunun çözümüne katkıda bulunmak” bunların “kaderi” ve “konumu”. Kurdukları tezgâhın hiç farkında değilmiş gibi davranarak, ortaya çıkan çatışmaları yönetme yoluyla, gözden ırak kalmak/gaybda kalmak, dünya sisteminin en büyük başarısı olarak kabul edilebilir. 6. Mesele Hegel'in ifadesinde bulunan “gücü elinde tutan millet/devlet karşısında diğer milletlerin ve devletlerin herhangi bir hakları yoktur” ilkesinde yatmaktadır. Her şeyin güce, gücün de formel yapılara taşındığı, formel yapılar üzerinden kazanıldığı şartlarda insan onuru, en fazla söylemlerde ve bir ideal olarak mevcut olabilir.
Tahsin GörgünKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.