The Creative Brain: The Science of Genius

Nancy C. Andreasen

The Creative Brain: The Science of Genius Hakkında

The Creative Brain: The Science of Genius konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
10/10
1 Kişi
1
Okunma
1
Beğeni
153
Görüntülenme

Hakkında

Shakespeare’s tragic plays, Mozart’s sublime symphonies, Einstein’s revolutionary theories—how did these geniuses create such magnificent and highly original works? Were their brains different from those of ordinary people? Using modern neuroscience together with first-person accounts of creative breakthroughs from artists and scientists such as Mozart, Henri Poincaré, and Neil Simon, The Creative Brain illuminates where extraordinary creativity comes from. Acclaimed brain scientist Nancy Andreasen proposes that, due to enriched connections between certain areas of the brain, geniuses are able to tap into the unconscious mind in ways that most of us can’t. She also explores the link between creativity and mental illness, and she shows how all of us can enhance our creative potential through mental exercises. Clearly and accessibly written, The Creative Brain is a fascinating investigation into the mystery of human genius.
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 21 dk.Sayfa Sayısı: 224Basım Tarihi: Ekim 2006Yayınevi: Plume
ISBN: 9780452287815Dil: İngilizce
Reklam

Yazar Hakkında

Nancy C. Andreasen
Nancy C. AndreasenYazar · 4 kitap
Psikiyatrist Nancy Andreasen 1938 yılında Amerika, Lincoln'de dünyaya geldi. Anaokulundayken yapılan IQ testinde "dahi" ilan edildi. Yaşıtlarından daha ileri düzeyde olan küçük kızlarıyla gurur duyan ailesi, kadının toplumsal rolü hakkında tutucu görüşlere sahipti. En büyük arzuları, Nancy'nin doğru bir erkeği bulup yuva kurmasıydı. Ancak, küçük Nancy'nin başka arzuları vardı. Akşam yemeklerinde sorulan, "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" gibi sorulara "Amerika'nın ilk kadın başkanı olmak istiyorum" yanıtını veren Nancy, büyüdükçe farklı seçimler yapmaya başladı: Doktora yapabilir ve bir üniversitede profesör olabilirdi. Bir edebiyatçı ya da şair olabilir ya da gazeteci olup büyük bir gazetede dış haberler muhabiri olarak çalışabilirdi. Yirmilerine yaklaştığında ailesinin uyarıları genç Nancy'nin kulaklarında yankılanıyordu: "Nancy doktora yaparsan kimse seninle evlenmek istemez." "George çok hoş bir delikanlı, onunla evlenip yuva kurabilirsin." Nancy yoluna kararlılıkla devam etti. Önce Harvard'a, sonra da bir Fulbright bursuyla Oxford'a kaçıp evden ayrıldı. Ardında, gözü yaşlı bir anne bıraktı. Sonraları Nancy, hem iyi bir anne hem de iyi bir doktor olabildiğini kanıtlayınca, anne ve babası onunla gurur duydu. Ölümünden birkaç gün önce babası Nancy'e şöyle dedi: "Paçandan tutmak için elimizden geleni yaptık ama sen asla vazgeçmedin. Yarışı kazanmaya kararlı genç bir kısrak gibiydin. Her şeye rağmen başardın." Babası Nancy'nin sırtındaki o ağır suçluluk duygusunu işte bu sözlerle kaldırıp attı. Bilim ve tıbba duyduğu kadar sanata ve edebiyata da ilgi duyan Nancy, doktorasını İngiliz Rönesans edebiyatı üzerine yaptı. Mesleksel yaşamını tıp ve beyin araştırmalarına yönlendirmeye karar vermeden önce, üniversitelerde İngiliz edebiyatı öğretim görevlisi olarak çalıştı. Shakespeare ve Sofokles'i bilim dergilerini okuduğu kadar zevkle okudu. Tiyatro ve dansa tutkuyla bağlandı. 1940'larda şair Paul Engle tarafından kurulan ve Amerika Birleşik Devletleri'nde yaratıcı yazarlık alanında doktora derecesi veren ilk program olan Iowa Yazarlar Çalışma Grubu çevresiyle içli dışlı oldu. Yaratıcı insanların psikolojisine olan ilgisi o zamanlar başladı. Bu iki bilgi alanını bütünleştirme fırsatını, Iowa'da üç yıl İngilizce okuttuktan sonra tıp okumaya karar verdiğinde elde etti.