Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk-Amerikan İlişkileri 1919-1997

Fahir Armaoğlu

Türk-Amerikan İlişkileri 1919-1997 Gönderileri

Türk-Amerikan İlişkileri 1919-1997 kitaplarını, Türk-Amerikan İlişkileri 1919-1997 sözleri ve alıntılarını, Türk-Amerikan İlişkileri 1919-1997 yazarlarını, Türk-Amerikan İlişkileri 1919-1997 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Diğer taraftan Wilson, Trabzon'un nüfus çoğunluğunun Müslüman (yani Türk) olduğunu, Trabzon'daki Ermeni nüfusun Rumlardan da az olduğunu belirtiyor, fakat, Ermenistan'in Trabzon'dan denize çıkması hususunun en geniş şekilde ve Ermenistan'ın gelişmesini sağlayacak nitelikte olmasını istemekteydi. Bundan dolayıdır ki, Wilson. Giresun şehrinin doğusuna kadar olan, Anadolu'nun Doğu Karadeniz kıyılarını veriyordu. Ermenistan'a, denize çıkışını sağlamak için sadece Trabzon Limanı değil, Anadolu'nun Karadeniz kıyılarının yaklaşık dörtte biri verilmekteydi. Wilson açısından, bunun gerekçesi de Ermenistan'ın ekonomik gelişmesinin sağlanmasıydı.
Kendi ifadesine göre, Wilson, Ermeni halkının çıkarlarına en iyi şekilde hizmet etme endişesini taşımakla beraber, bitişik bölgelerdeki Türk Kürt Rum halklara karşı da gayet adaletli davranmaya özen göstermiş.
Reklam
Ermeni davasını destekleyen bazı kuruluşların ve aynı zamanda Amerika'nın resmi yardım kuruluşlarının, Rusya Ermenistan'ı ile Türkiye sınırlarında 700-800 bin Ermeni mültecinin biriktiğini iddia etmesi, bunların açlıkla karşı karşıya kaldıklarını ve bunlara yardım yapılması gerektiğini bildirmeleri ve ayrıca, İngiltere'nin de, şüphesiz "Ermenistan yükünü", "Amerika hamalı"nın sırtına yüklemek amacı ile, Ermenistan'daki kuvvetlerini 1919 Ağustos'undan itibaren çekeceğini bildirmesi, bir yandan Ermeni mültecilerine yardım sorununu, diğer yandan da kurulacak "Bağımsız Ermenistan"ın kendisini dışarıya (yani Türklere karşı) karşı koruması sorununu ön plana çıkarmış ve özellikle bu ikinci nokta da, baştan beri Ermenilere kanat germeye hevesli ve kararlı olan Başkan Wilson'ı Ermenistan üzerinde bir Amerikan "manda"sı sorunu ile karşı karşıya getirmiştir.
Ortadoğu petrolleri ancak Amerika'ya dost ellerde bulunabilir.
Sayfa 22 - James Baker, Abd Dışişleri BakanıKitabı okuyor
Kısacası, bugün Türkiye bir Rus tehlikesi söz konusu olmasa bile, bir Rusya sorunu vardır. Lakin, Türkiye'nin Rusya faktörü'ne karşı Amerika faktörü'ne dayanması eskisi kadar ağırlıklı bir "zaruret" olmaktan çıkmıştır.
Kıbrıs sorununda da Türkiye için esas sorun, Amerika'nın, görünüşte, Türkiye ile Yunanistan arasında aptalca bir denge veya eşitlik politikası gütmek istemesiydi. Lakin bugüne kadar yayınlanan Amerikan diplomatik belgelerinin ortaya koyduğu gerçek ise Amerika'nın ikili oynaması, daha doğrusu Türkiye aleyhine bir Kıbrıs politikası izlemiş olmasıdır.
Reklam
Özellikle Johnson Mektubu, Türk-Amerikan ittifakını yıkmamış ise de bu ittifaka ağır bir darbe indirmiştir. Çünkü, Türk kamuoyu, bu mektupla beraber, Amerika ile ittifaka ne kadar güvenilebileceği sorusunu tartışmaya başlamıştır. Bu tartışmanın ilk sonucu, detant imkânlarından da yararlanılarak, Sovyet faktörünün, reddedici veya itici olarak değil, kabul edici veya çekici olarak, Türk dış politikasında kullanılmaya başlanması olmuştur. Bu paradoksal bir gelişmedir. Türkiye, müttefikinin karşısında yer almış olan bir unsurla, müttefikine karşı bir denge kurmaya çalışıyordu.
43 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.