Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türkiye Ekonomisinde Krizler (1929-2009) (Ekonomik Politik Açısından Bir İrdeleme)

Gülten Kazgan

Türkiye Ekonomisinde Krizler (1929-2009) (Ekonomik Politik Açısından Bir İrdeleme) Gönderileri

Türkiye Ekonomisinde Krizler (1929-2009) (Ekonomik Politik Açısından Bir İrdeleme) kitaplarını, Türkiye Ekonomisinde Krizler (1929-2009) (Ekonomik Politik Açısından Bir İrdeleme) sözleri ve alıntılarını, Türkiye Ekonomisinde Krizler (1929-2009) (Ekonomik Politik Açısından Bir İrdeleme) yazarlarını, Türkiye Ekonomisinde Krizler (1929-2009) (Ekonomik Politik Açısından Bir İrdeleme) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İşsizliği Azaltmak Nüfusu Azaltmaktan Geçer
İşsizliği azaltmanın ilk çaresi nüfus artışını durdurmaktır. Ne çağdaş teknolojinin talebi, ne Türkiye'nin olanakları giderek büyüyen bir nüfusa verimli iş alanı yaratabilecek niteliktedir. Ayrıca Kafkasya ve Balkanlar'dan turist vizesiyle giriş yapıp, büyük kentlerde gizli çalışan 1 milyon ile 3 milyon arasındaki kişi, yerleşikler için istihdamı daraltmaktadır.
Sayfa 273 - 1. baskı - Eylül 2005
Türkiye Gerçeği: 100 Yılda 6 Kez Moratoryum İlanı
Türkiye'nin son yüz yıllık tarihinde (1901-2002) altı kez moratoryum ilan etmiş olma gibi güven eksikliği yaratan bir durumu bulunmaktadır; bunun son üçü (1929, 1958, 1978) önceki bölümlerde incelenmiştir. Yükselen pazar ülkeleri arasında (British Intelligence Unit sıralamasında, Şubat 2004 itibariyle) rizikosu en yüksek 4. ülke konumunda Türkiye bulunuyordu.
Sayfa 308 - 1. baskı - Eylül 2005
Reklam
1978 Yılında Türkiye'nin Moratoryumu - 2. Milliyetçi Cephe Hükûmeti
1978'e gelindiğinde, bu kısa vadeli ve düşük faizli borç furyasında, bir dizi Gelişmekte Olan Ülkeler (Türkiye, Arjantin, Zaire, Peru gibi) borç ödeyemez duruma girdiler, moratoryum ilan ettiler.
Sayfa 137 - 1. baskı - Eylül 2005
Adalet Partisi Dönemi Alınan Devalüasyon Kararı
10 Ağustos 1970'te yapılan devalüasyon (1 dolar = 9 TL' den 15 TL'ye) kadar, dünyadan yansıyan bu "spekülatif boom*" da etkili olmuştu. *spekülatif boom : genişleme, yükseliş.
Sayfa 133 - 1. baskı - Eylül 2005
Bayar-Menderes Dönemi'nde 1 Dolar = 20 TL idi!..
Türkiye 1956-1958 arası dışa giderek kapandı. İstikrar programı uygulaması için baskı yapmak üzere, dışarıdan verilen program kredileri azaltıldı. Zaten Dünya Bankası'ndan uzun zamandır yeni proje kredisi alınamıyordu.* Verildiği kadarıyla dış yardım ve kısa vadeli kredilerle iş idare edilmeye çalışılsa da, idare edilir gibi değildi. Dış borç servisinin ihracatın % 30'unu aşmasına devalüasyon bekleyişlerinin yol açtığı yurt dışına sermaye kaçışları eklenince, bir ara karaborsadaki döviz kuru 20 TL = 1 dolara kadar yükselmişti. Kaçakçılık da iyice artmış, "resmi işlemler" yanında ikinci bir "yeraltı ekonomisi" oluşturmuştu. Hükümet bir istikrar programına gitmemek için, dış kaynaktan yoksun kalmak pahasına, iki yıl diretirken ekonominin gidişi iyice kötüleşmişti. *Bunun nedeni DB'nin Türkiye'ye yolladığı uzmanın hükümet politikalarına çok müdahale etmesi üzerine, hükümetin bu uzmanı ekonomi daha sıkışıklığa girmezden önce kovmasıydı.
Sayfa 115 - 1. baskı - Eylül 2005
Cumhuriyet Tarihi'ndeki En Büyük Devalüasyon Sebebi; Bayar-Menderes
4 Ağustos 1958'de TL, dolar karşısında fiilen (de facto devalüasyon) 2.80 TL'den 9 TL = 1 dolara düşürüldü; ama geleneksel ihraç ürünlerinde farklı oranlarda primli yüksek kurlar (katlı-kur sistemi) sürdürüldü.
Sayfa 112 - 1. baskı - Eylül 2005
Reklam
İtibari Paranın Gereksiz Yükselişi GSYH Üzerinde Ciddi Baskı Yaratır
1956-1958 arası devalüasyon yapılmayınca, IMF ile anlaşma olmadı. Yeni dış kaynak olarak NATO ödemeleri 1955 ve sonraki yıllarda gelse de, taze ticari kredi alınamadı, dış açık zecri önlemlerle düşürülme yoluna gidildi; 1957'de 64 milyon dolara kadar indirildi. Ne var ki, ithalat kısıtlamaları ekonomiyi sıkıştırıyordu.
Sayfa 105 - 1. baskı - Eylül 2005
Türkiye'nin 1958'deki Moratoryum İlanı
Türkiye'nin IMF ile ilk deneyimi 1946'da oldu; savaşta yaşadığı yüksek oranlı enflasyonun TL kurunu aşırı değerlendirmesini gidermek üzere bir devalüasyon yaptı (1.3 TL/dolar'dan 2.8 TL/dolara). Ekonomisini serbestleşmeye geçirirken demokrasiyi de siyasi rejim olarak benimsedi. Kore Savaşı'na (1951-1953) katılarak NATO üyeliğini garantiledi. Bunların tümündeki temel amaç resmi dış yardım kadar Batı blokunda yer alabilmekti. Ne var ki, bütün olumlu koşullara rağmen, 1954'ten itibaren ekonomide serbest piyasa derken darlıkların artmasını ve 1958'de borç ödeyemez duruma düşmeyi engelleyemedi.
Sayfa 95 - 1. baskı - Eylül 2005
Faiz Sebepse Geriye Kalan Her Şey Rizikodur
Fiyat enflasyonu, makro/ekonomik bir istikrarsızlık göstergesi ve riziko-belirsizlik kaynağı olarak krizlere bir neden oluşturabilse de aynı zamanda onun yan ürünüdür.
Sayfa 15 - 1. baskı - Eylül 2005
Krizlerin Bıraktığı Ekonomik Miras
Batı kapitalizminde krizlerin geride olumlu miras bıraktığı (Marksist iktisatçılar dışında)* kabul edilir. Bir kere rekabet gücü düşük firmalar tasfiye edilmiş, geride yüksek rekabet gücü olanlar kalmıştır; ikincisi ayakta kalanlar, rekabet güçlerini yükseltecek nitelikte önlemleri devreye sokmuşlardır; öyle ki, firma birleşmeleri ya da zayıfların ele geçirilmesi yoluyla firma ölçekleri giderek büyümüş, yeni pazarlar açılmış, yeni teknolojiler maliyetleri düşürmek, yeni mallar yaratmak ya da yeni tekel-gücü kazanmak amacıyla yaratılmış ve uygulamaya sokulmuştur. Bu sürecin sonunda ekonominin rekabet gücü yükselmiş, pazarları genişlemiştir; öyle ki, yeni bir ivmeyle artık tekrar büyüme sürecine daha güçlü olarak tekrar başlayabilir. *Marksist kuramda krizler kapitalizmin iç çelişkilerini giderek büyüten, nihai çöküşünü hazırlayan öğelerden biri olarak görülür.
Sayfa 19 - 1. baskı - Eylül 2005
24 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.