Türkiye Manzaraları
Murat EfendiEn Eski Türkiye Manzaraları Gönderileri
En Eski Türkiye Manzaraları kitaplarını, en eski Türkiye Manzaraları sözleri ve alıntılarını, en eski Türkiye Manzaraları yazarlarını, en eski Türkiye Manzaraları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Artık çok ünlü olan İstanbul'un sokak köpekleri burada rahat ve huzur içinde yaşarlar. Diğer yerlerde Amerikan yerlileri gibi baskı altına alınmaya ve geri püskürtülmeye başlandılar.
İstanbul'un sokakları pis olmaktan çok bakımsız, sokakların temizliğini çok sayıdaki sokak köpeği ve yağmur sağlıyor. Türkler sokakları temizlemekle uğraşmıyorlar, ama pisletmiyorlar da. Buna karşın Türk evlerinin içi, üzerlerindeki kıyafet eski bile olsa, ev sahipleri gibi tertemiz.
Yahudi mahallesi bize, en fakir ve en sefil durumdaki bir ortaçağ gettosunun manzarasını gösteriyor. Kalpakları ve eskilikten parlayan kaftanlarıyla Polonyalı Yahudiler İstanbulluların yanında devrimci gibi görünüyorlar. İstanbullu Yahudiler hiçbir şeyden, ne görüntülerinden, ne hayat tarzlarından, ne de yeni zamanın yaşam anlayışına uymak konusunda hiçbir şekilde ödün vermiyorlar. Bir zamanlar Portekiz ve İspanya'daki polislerin özel ve ürkütücü ilgisine sırtlarını çeviren babaları gibiler ve öyle görünüyorlar; onların bu ürkek, içine kapalı yapıları, "ad majorem Dei gloriam" engizisyon mahkemesinin odun ateşinde kızartılmaktansa sırtlarını yeniçerilerin sopaları önünde eğmeyi tercih eden atalarından beri aynı şekilde süregelmiş olmalı; kendilerinin ve çocuklarının yaşamlarını ve inançlarını sevgi ve tevazunun rahiplerinin işkencesi altında boğularak geçirmektense, Yakup'un tohumlarını, kaba, ama daha insanca duygulara sahip ve daha hoşgörülü düşünebilen askerlerin hükmü altında çoğaltmayı tercih etmişlerdi.
İstanbul'un sokakları pis olmaktan çok bakımsız, sokakların temizliğini çok sayıdaki sokak köpeği ve yağmur sağlıyor.
Bir taraftan Moskova'daki, diğer taraftan Bizans'ın kutsal mirasını yeniden canlandırmak isteyen ruhanilerin zaman zaman yırtıcı açgözlü bakışlarını diktikleri, kutsal Sofia anlamına gelen Ayasofya. Dışardan bakıldığında hiçbir süslemesi olmayan yapı olağanüstü boyutlarıyla ve her türlü sanatsal zevki rahatsız eden sarı badanasıyla dikkat çekiyor, ama içerden muhteşem kubbesiyle büyüleyici. İlginçtir, Müslümanlar fetihten sonra camiye çevrilen bu bazilikanın Yunanca ismini değiştirmemişlerdir
Kömür, nasıl aniden parlamadan yanıp
tükeniyorsa, Osmanlı da dışarıya hiçbir şey belli etmeden, derinden seviyor veya nefret ediyor.
Dünya haysiyetli olanlara değil, girişimci olanlara ait, bilgelere değil beceriklilere, soyluya değil açgözlülere, güçlü olanlara değil gücü en iyi şekilde kullanmayı bilenlere ait.
Kim Dünyaya hükmetmek istiyorsa onun için dünya her şey olmalı, onun için bugün sonsuzluktan daha önemli olmalı.
İhtiyaçları az olan bilge fakirleşir, toz içinde debelenen cahil kazanır, zenginleşen köleler fakirleşen beye üstün gelir, eğitilmiş cahiller cahil kalan bilgelere hükmeder.
Osmanlılar modem anlayışa göre ticaret için doğmamışlar; onlarda spekülasyon anlayışı, girişimci ruhu, esneklik ve yumuşaklık yok.