Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dünden Bugüne

Türkiye'de İşçi Sınıfı ve Sendikacılık

Yıldırım Koç

Türkiye'de İşçi Sınıfı ve Sendikacılık Gönderileri

Türkiye'de İşçi Sınıfı ve Sendikacılık kitaplarını, Türkiye'de İşçi Sınıfı ve Sendikacılık sözleri ve alıntılarını, Türkiye'de İşçi Sınıfı ve Sendikacılık yazarlarını, Türkiye'de İşçi Sınıfı ve Sendikacılık yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
109 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Türkiye'de İşçi Sınıfı ve Sendikacılık - Yıldırım Koç
Akademisyen yazar, merkez-sol'a yakın bir görüşle yazdığı bu eserde; işçi sınıfı ve sendikacılık kavramını (i), Türk ekonomi tarihinde işçilerin sosyo-ekonomik durumunu (ii), iş hukuku hakkında çıkarılan yasalar üzerinden işçi haklarının tarihsel gelişimini (iii) ve son olarak, Türkiye'de önemli sendikaların faaliyetlerini (iv) tek tek anlatıyor. Önemli bulduğum notları alıntı şeklinde paylaştım, çok faydalı bir eser. Türkiye'nin sosyal-politikaları ile işçi hakları arasındaki bağlantıları inceleyen bir eserdir. Bilimsel bir eser olduğunu düşünüyorum. Gerçekten güzel bir kitap. Puanım; 9/10. Bütün siyaset-bilimcilerin kesinlikle okumasını tavsiye ederim.
Türkiye'de İşçi Sınıfı ve Sendikacılık
Türkiye'de İşçi Sınıfı ve SendikacılıkYıldırım Koç · Kaynak Yayınları · 20135 okunma
İhracata donük endustrileşme politikasi, yuksek kredi faizleri nedeniyle, rekabetin ana unsuru olarak işgucu maliyetini öne çıkardı.
Reklam
12 Eylul 1980 darbesiyle birlikte işçi sinifi ve sendikacilik hareketi için hak kayiplari donemi başladi. Darbeyle birlikte, Turkiye Büyuk Millet Meclisi ve siyasal partiler feshedilerek, zaten sinirli bir biçimde uygulanabilen demokrasi ortadan kaldirildi. Milli Guvenlik Konseyi’nin aldigi kararlar Anayasa’nm ustunde kabul edildi. Toplu pazarlik duzeni ortadan kaldirildi. Tum grevler yasaklandı. DiSK ve bağli sendikalarin, HAK-İŞ ve bağli sendikalarin ve MiSK ve bağli sendikalarin faaliyetleri durduruldu. TURK-İŞ’e bağli bazi sendikalarin faaliyetleri durduruldu. Tüm sendikal faaliyetler izne bağlandi; yönetim kurulu toplantilari bile ancak polislerin katilimiyla gergekleştirilebildi. Sendikalari kamuoyu gözunde itibarsiz kilmaya yönelik sistemli bir kampanya surdurüldu. 1982 Anayasasi ile sendikala§ma, toplu pazarlik ve grev haklari başta olmak uzere, turn hak ve ozgurluklere buyuk darbeler indirildi. Ancak, memurlarin sendikalaşmasina ilişkin yasagin konmasi unutuldu
1980-1998 doneminde endustrileşmede ithal ikameci politikalardan, ihracata donuk politikalara geçildi. Bu da Turkiye’nin ekonomik ve toplumsal yapisinda yeni yapilanmalari gündeme getirdi. Ayrıca, kamu açıklari buyutuldu ve buyutulen iç ve dış borçlar aracılığıyla hukumetlerin uluslararasi ve yerli sermayeye bagimliligi artirildi. Hukumetlerin asli gorevi, borç anapara ve faizlerini zamanında odeyebilmek olarak algilanmaya başlandi. 5 Nisan 1994 istikrar programiyla, bu işleyişin yüku emekçi sinif ve tabakalarin sırtına yikildi. Kamu kesiminde israf, yolsuzluk, ruşvet artti. Turgut Ozal’in, “benim memurum işini bilir” mantiği yayildi. Turkiye mafyasi ve geteleri, dunya uyuşturucu trafiginde onemli bir rol oynamaya başladi. Uyuşturucu uretimi ve ticaretiyle elde edilen buyuk gelirler, ekonominin diğer sektorlerinde yatirima yoneldi. Ayrica, Anadolu'nun çeşitli yorelerinde (Kahramanmaraş, Gaziantep, Çankiri, Manisa, Çorum, v.b.) ve Trakya’da, onemli bir bolumu ihracata donuk, hizli bir endustrileşme gerçekleşti. Turkiye’deki yabanci sermaye yatirimlari da artti. Avrupa Birligi ile 1.1.1996 tarihinde başlayan gumruk birligi, bu butunleşme surecini daha da hizlandirdi.
1984-1991 döneminde ülkeyi yöneten ANAP, Türkiye’yi, uluslararası tekelci sermayenin denetiminde ve çıkarları doğrultusunda biçimlenen küreselleşmeye tam olarak eklemlemek için gereken tüm çabayı gösterdi. Emekçi sınıf ve tabakalar, hızlı bir enflasyonla yoksullaştırıldı. Gerçek ücretler düşürüldü. Mülksüzleşme hızlandırıldı. Bireysel çözüm arayışları, “köşe dönmecilik" teşvik edildi. Toplumsal yaşamın her alanını etkileyen kapsamlı bir özelleştirme amaçlandi.
1963 yilinda grev hakli toplu pazarlik duzenine geçilmesiyle ve sendikalarin uye sayisının artmasiyla birlikte sendikalarin maddi olanaklari onemli olçude artti. 1946-1961 doneminde sendikaciligin kulfeti gok, nimeti azken, 1963 sonrasinda kulfet azaldi, nimet çogaldi. Bu da iç sorunlarin daha da artmasinda onemli rol oynadi. Turkiye sendikacilik hareketi bir taraftan hizla buyur ve guçlenirken, diger taraftan onemli bolunmeler yaşadi. Sendikacilik hareketi kitleselleşti ve siyasallaşti; yeni mucadele araçllari geliştirildi. 1975-1980 doneminde Engels’in “yapay proletarya” olarak nitelendirdigi olgu Turkiye’de yayginlaşti. Siyasal iktidarlar, kendi yandaşlarinı kitlesel biçimde işyerlerine yerleştirdiler ve bunlar araciliğiyla sendikalarda etkili olmaya ve sendikalari kullanmaya çaliştilar.
Reklam
İşçilerin çok büyük bir bölümü Demokrat Parti'yi tutuyordu. Demokrat Parti işçilerin desteğini alabilmek amacıyla yasalar aracılığıyla önemli haklar veriyordu. Ayrıca, sendikaların örgütlü bulunduğu kamu kesimi işyerlerindeki işçiler, hükümetle ilişkiler aracılığıyla, ücret zamları da alabiliyorlardı. İşçilerin büyük bir bölümü ya tam mülksüzleşmemiş ve köyle bağları kopmamış yari-işçilerdi, ya da ilk kuşak işçilerdi. Sosyalist nitelikli bir programı benimseyen ve "işçi'', "çalışan" veya "emekçi" kimliğini öne çıkaran siyasal orgutlenmeler ise işçiler tarafından benimsenmedi, desteklenmedi. 1946-1961 doneminde işçi sinifinin hak almadaki ana araci, oy gucuydu. işçiler, özellikle kendilerinin “adam yerine konmasında” büyük katkıları olan Demokrat Parti döneminde, alışık olmadıkları ve Soğuk Savaş koşullarıda genellikle kamuoyu desteği de sağlayamayan eylemlere pek başvurmadılar. Grev yapılmamasının ana nedeni, yasadışı grevde çok küçük olan yaptırım değil, bu etmenlerdi. Bu donemde, bu nedenle, işçi ve memur eylemleri çok azdır. 1946 sonrasında ve özellikle 1950-1957 döneminde işçilerin gerçek ücretleri arttı, çalışma ve yaşama koşullarında bir iyileşme gerçekleşti.
Devlet, gerek CHP, gerek DP hukumetleri doneminde, sendikacilik hareketini sıkı biçimde denetim altında tuttu. Hukumetler de, sendikacilik hareketinden siyasal amaçlarla yararlanmaya çakıştı. Devletin belirlediği sınırların dışına çıkan sendikalar kapatilirken, hukumetlerin çıkarlarina uygun olmayan davranışlara giren sendikalar çeşitli baskılarla karşılaştı. CHP’nin iktidarda bulunduğu donemde DP’li sendıkacılar, DP’nin iktidarda bulunduğu donemde ise CHP’li sendikacılar baskı gördü.
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.