Kitabımız 12 Eylül olayında annesiyle birlikte cezaevinde olan küçük Barış’ın (küçük yaşta annesinin yanından ayrılamadığı için) cezaevinde ki hayatını bizzat ağzından Dünya ya nasıl baktığını neden orda olduğunu mektuplar halinde dile getirilişini okuyoruz.
Yalın duygu dolu ve çıtırlık bir kitap. Ben severek okudum sizde bir şans verebilirsiniz. Bu arada kitabın filmi de mevcut en yakın zamanda izleyeceğim
Annem artık babamı sevmiyor diye çok üzülüyordum. Ama sevmiyorsa neden ağlıyor? Kadınlara, “Canı cehenneme,” diyor, ama sizin kızlarla konuşurken duydum: "İçim yanıyor,” diyordu.
Annem beni sizin odaya da yollamadı.
"Bu gidişle sen de onlara benzeyeceksin! Sonun burası olacak!" diye bağırıp çağırdı bana.
"Sen onlara benzemiyorsun, sen niye buradasın?" diyecek oldum.
Sevim yazdığı bir şiir yüzünden gelmiş buraya. Hem de çok güzel şiir okuyor.
"İyi yazmadın diye mi geldin?" diye sordum.
"Yok" dedi, "iyi yazdım diye."
İyi yazmışsa Sevim niye gelmiş İnci?
Düşünmek ciddi bir işmiş. Hatta Nuran'ı düşündüğü için atmışlar buraya. Öyle söyledi.
"Yanına yatıp senle birlikte düşüneyim mi?" diye sordum.
Güldü o zaman. Büyüyünce beni de içeri atarlarmış, çok düşünürsem. Sahiden atarlar mı İnci?
Kuş kanadına binip çayırlara gitmeyi öğretti Barış bana. Düşle gerçek, onun o yarım sözcüklerinde öylesine iç içe geçerdi ki, dünyanın çirkinlikleri bir bulut gibi kayıp giderdi yarım göğümüzden. Taş avluda düşsel uçurtmaları uçurmayı işte öylece öğrendim Barış'tan.
Sayfa 11 - Can Yayınları, 43.Baskı ~SunuKitabı okudu
Beyazperde Barış'ın mırıl mırıl sesini yükseltiverince Uçurtmayı Vurmasınlar için yeni bir basım şansı doğdu. Ak kâğıt üzerindeki kara yazılar herkese kendi düşlerini üretmenin ipucunu verdiklerinden midir nedir, resimlenmiş düşlerden daha renkli olabiliyorlar.
Sayfa 9 - Can Yayınları, 43.Baskı ~ÖnsözKitabı okudu
12 Eylül karanlığında annesiyle birlikte cezaevine giren küçük Barış’ın gözünden hapishanedeki yaşamın anlatıldığı umut dolu mektuplardan oluşan bir kitap.
“Bazen küçüksün, bazen de büyüksün diyorlar.Kimi zaman “Erkek oldun.” diyorlar;kimi zaman da “Ciğerlerin küçücük diye azarlıyorlar.İnci, sence ben büyük müyüm yoksa küçük müyüm? ”
"Ama çocuklar kusura bakarlar. Kuşlar gibi. Hani taş atmıştım bir kez de küsüp kaçmıştı Ben şimdi kaçamıyorum İnci.
Ama büyüyünce kaçarım belki.
Hani
o mavi uçurtma gibi..."
“Şimdiki sevdalar naylondandır. Sevdanın hası bizim zamanımızdaydı,” diyor.
Annemin naylon gömleği var. Çamaşır ipimiz de naylondan.
Naylondan sevda nasıl olur İnci?
Ağlama, diyor Nevin bana. Ağlama, gittiğimiz yerlerde de bizim kızlar var.
Oraların göğünde uçurtma da var mıdır?
Sizin gittiğiniz her yerde uçurtmalar olurmuş. Öyle söyledi Zeynep.
O uçurtmaları vurmasınlar İnci..