Ulysses Moore 10 kitaplarını, Ulysses Moore 10 sözleri ve alıntılarını, Ulysses Moore 10 yazarlarını, Ulysses Moore 10 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yaşamayı başaranlar hafızalarda yer esenlerdi. Yaşamayı başaramayanlar işe isimleri hafıza labirentinin en ıssız ve en karanlık tünellerinde yitip gidenlerdi.
Selam! Bugün sizlerle Ulysses Moore serisinin 10. kitabı olan “Buzlar Ülkesi” hakkındaki düşüncelerimi paylaşacağım.
Ulysses Moore - Buzlar Ülkesi // Pierdomenico Baccalario
“Buzlar Ülkesi” heyecandan elinizden bırakamayacağınız, gayet sürükleyici bir kitap. Her zaman bir sayfa sonrasını merak ettiriyor. Yazarın sürükleyici ve gizemli hikaye yazmakta üstüne yok. Konusunu özetleyecek olursam Jason, Julia, Rick ve Anita; Kilmore Koyu’nda bir hain tarafından tuzağa düşürülüyorlar. Kundakçılar’ın yardımıyla onlardan intikam almak isteyen biri her şeyi mahvetmek istiyor. Onu durdurmalı ve yeni keşfettikleri, bütün sorularının cevaplarını öğrenebilecekleri Agarthi’ye gitmeleri gerekiyor. Bu macerada karakterlerimize eşlik ediyoruz. Ben hikayeyi çok beğendim. Mekân tasvirleri ve yaratımı da gayet başarılıydı. Her karakteri sevip hepsinde kendimden bir parça bulmama rağmen bu kitapta Tommaso favorimdi. Gerçekten zekice düşünüp zekice hareket eden bir karakter. Gerek kapak gerek sayfa gerek iç tasarımıyla beni kendine hayran bırakan bir kitaptı. Bölüm aralarına yerleştirilen mekân illüstrasyonları da çok profesyonelce bana kalırsa. Tam kitapta anlatıldığı, benim de aklımda canlandığı gibiydi. Çok sevdiğim, tavsiye ettiğim bir kitap “Buzlar Ülkesi”. 10 yaş ve üstü çocukların da okumasına uygun. Okuma hızınızı geliştirmek için de harika bir kitap. Özellikle gizem ve macera türü sevenler kaçırmasın. Keyifli okumalar. 🗝
Ulysses Moore 10P. D. Baccalario · Doğan v e Egmont Yayıncılık · 2011157 okunma
“Zamanın akıp gitmesi değil,
Kemiren hayatı ve sevgiyi.
Ne de sözlerin değişmesi
Söndürebilir...
Şiir üç nokta işaretiyle son buluyordu.
‘...benim kalbimi,’ diye ezbere okudu Nestor. Zihninin en ıssız köşelerinden şiirin sonunu bulup çıkarmıştı.”
“Ustaların sırrı çok basitti: hatırlamak. Ama hatırlamak yola koyulduğun anda unuttuğun bir mücadeledir: zaman her şeyi hatırlayamaz. Yanında götüreceğin şeyleri seçersin ve geri kalanları ardında bırakırsın. Hayatta kalman için gereken şeyler vardır, yok etmen gereken şeyler vardır. Bundan fazlasını bilmeyiz. Ama neyi hatırlamak istediğimizi nasıl seçeceğiz? Bunun bir kuralı yok. Şairler güzelliğin, aşkın, duyguların veya acıların hatırlandığını söylerler. Ressamlar renkleri ve geceyi hatırlarlar. Müzisyenler sesleri ve bütün seslerin en güçlüsü olan kalbin atışlarını hatırlarlar. Belki de asıl sır budur: kalbinin sesini ve onu büyük bir hızla attıran şeyi hatırlamak.”
“Öyleyse şunu söyleyebiliriz: gerçek olan şeyler zamanla hayallere dönüşürler. Ve hayaller unutulmaya yüz tutarlar. Unutulan şeyler ise sonsuza kadar kaybolurlar.”
“Onlar tarihin ilk vakitlerinde, zamanın bir mekanizma değil, felsefi bir husus olduğu günlerde yaşamışlardı. Onlar bir deniz kavmiydi. Ama ustalar sadece kapı yapmıyorlardı: onlar hikayeler de anlatıyorlardı. O günlerde başka hayali halklar da vardı. Bazılarına ‘melekler’ deniliyordu, bazılarına ‘periler’. Bazıları günümüze kadar yaşamayı başardı, bazıları başaramadı. Yaşamayı başaranlar hafızalarda yer edenlerdi. Yaşamayı başaramayanlar ise isimleri hafıza labirentinin en ıssız ve en karanlık tünellerinde yitip gidenlerdi. Labirent her birimizin içinde uzanıyor. Kapıların ustaları bu labirenti iyi tanıyorlardı. Bu yüzden kapıları yapmak ve onları birbirine bağlamak için labirenti kullanmayı uygun görmüşlerdi: hatırladığımız veya başkalarının bizim için hatırladığı şeyler sayesinde bir yerden başka bir yere seyahat etmemiz mümkündü. Bir yerden bir yere sadece hayal gücümüz vasıtasıyla veya başkalarının hayalleri vasıtasıyla yol alabilirdik.”