En Eski Unutma Beni Apartmanı kitaplarını, en eski Unutma Beni Apartmanı sözleri ve alıntılarını, en eski Unutma Beni Apartmanı yazarlarını, en eski Unutma Beni Apartmanı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hangi dürtüyle bu kitabı raftan indirip satın aldım bilemiyorum. Belki hayatım boyunca bende iz bırakan romanların büyük çoğunlukta yabancı yazarların elinden çıkmış olması; belki de günümüzde kağıt kaleme sarılan herkesin kendince ortaya bir roman koyuyor oluşundan, daha önce ismini duymadığım; herhangi bir romanını okumadığım, bir şekilde
Süreyya'nın sorumsuzlukları, hayatı bomboş bir fanusta yaşar vaziyeti, kendini suçlu görmemesi bunlar küçükken annesi tarafından terkedilmenin sonuçları olabilir mi diye sorgulatan bir kitap. Öncesinde bir çocuğun gözünden annesizlik, babasızlığı görürken ilerleyen zamanlarda çocuğunu terk eden bir anneyi okuyoruz. Herkesten farklı, normal olarak kabul edilen bir çok değerin dışında bir kadın. Kızıyoruz Süreyya'ya ben hatta bir ara lanet etmiş bile olabilirim. Ama kinlenmiyoruz. Aynı Süreyya Saklı Bahçeler Haritası isimli kitapta da karşımıza çıkıyor ayrıca.
Yalnızlık kaçınılmaz bir son değil, ulaşmaya gayret ettiğim bir mertebeydi kimi zaman. Sahip olduklarımın esaretinden kurtulmak için terk etmemiş miydim sevdiklerimi, seveceklerimi, SEVENLERİMİ? korkmamış mıydım vazgeçmeyecek kadar alışmaktan
Yokluğun birilerinin varlığına tesir etmesi gerekir. Etmiyorsa, kimse için önemli olmamışsın, kimsenin hayatında boşluğu hissedilecek bir yer dolduramamışsın demektir bu. Uçsuz bucaksız bir yalnızlığın orta yerinde yaşamışsın demektir.
Yokluğun birilerinin varlığına tesir etmesi gerekir. Etmiyorsa, kimse için önemli olmamışsın, kimsenin hayatında boşluğu hissedilecek bir yer dolduramamışsın demektir bu. Uçsuz bucaksız bir yalnızlığın orta yerinde yaşamışsın demektir.
Suskunluğun ne büyük bir kuvvet olduğunu o zaman anladım. Birine saatlerce dil dökerek yaptıramayacağınız şeyleri susarak yaptırmanız mümkündü. (…) İlk başta zayıflık olarak yorumlansa bile zamanla insanlar suskunluğunuza saygı duymayı öğreniyordu.
Sahip olduğumuz her şey sırtımıza bir yüktür. Bir çamaşır makinesi satın aldığınızda onu banyodaki yerine koymaktansa omuzlarınıza yerleştirirsiniz. Kaçmak istediğinizde sizi tutacak ilk şey o makinenin ağırlığı olur.
Ah Nermin Ah! Bu nasıl bir roman? Roman içi öykülerden oluşan, herkesin hikayesini ayrı ayrı anlatan bir öykü dizisi gibi.. Aslında bir Anne - Kız hikayesini okuyorsunuz her ikisinin de anlatımından.. Süreyya ile Mesude'nin hikayesine Rıdvan, Çiğdem, Kasım, Nihal, Feraye, Madam Karin ile Kevork, Zinnur, Ayla, NY ve Seher'in hikayeleri de dahil oluyor. Kitap içi kitap gibi, rüya içinde rüya gibi.. Süreyya'nın hayatını okurken, Türkiye'nin toplumsal ve siyasi olaylarını da okuyoruz.. Ve bir kez daha içim cız ediyor yapılanlara yaşananlara... Kitaplarının ismini ne güzel seçiyorsun Nermin Yıldırım onların bile ayrı bir hikayesi var.. Ben yine bir kez daha hayran oldum Nermin Yıldırım'a .