Herkes sonsuz aşkın mümkün olduğuna inanmak isterdi. Oysa Amanda, aşkın, tıpkı hayatın kendisi gibi çirkef olduğunu biliyordu. Hayatında bir kez, on sekiz yaşındayken inanmıştı aşka. İnsanı öngörüsüz ve anlayışsız yapıyordu aşk. Uyandığında büyük bir pişmanlık kalıyordu geriye. Ve çoğu zaman bu pişmanlıklar, hiçbir zaman cevaplanamayan acaba sorularını da beraberinde getiriyordu.