“Çıkarını dünyamızın felaketinden sağlayan aşağılık insanlar kimlerdi? Bu insanları keşfetmek, zararsız hale getirmek ya da yok etmek olanaksız mıydı?”
Farketmişti ki, sınıfları ne olursa olsun, bütün insanların mutluluğu pek zayıf temellere dayanıyordu. Neden insanlar kendilerini yoksul, zengin diye bölümlere ayırarak birbirlerine diş biliyorlardı, ortak düşman olan sefalete, yoksulluğa karşı hepsinin elele vermesi gerekmez miydi? Bu toplumsal felâketi sınıf dayanışmasıyla değil, ancak bütün insanlar arasında bir dayanışmayla yenmek kabildi. Çünkü, yenmiş bir sınıf daima haksızlıklar yaratacak ve başka halk tabakalarını felâkete sürükleyecektir, insanlığın ülküsü de bu olmasa gerekti.
İhtiyar ve âciz bir adam benzerlerinin kaderini düzeltmek için bir şeyler yapmayı kendisine görev biliyordu da, o, kafası iddialarla dolu genç adam, yalnızca okuyup düşünmekle yetinerek hareketsiz kalıyordu ha?