Uzlet - Yalnızlığın Faziletleri

İmam Gazali

En Yeni Uzlet - Yalnızlığın Faziletleri Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Uzlet - Yalnızlığın Faziletleri sözleri ve alıntılarını, en yeni Uzlet - Yalnızlığın Faziletleri kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Eğer geceleyin konuşursan konuşma yüksek sesle Gündüz ise konuşmadan önce şöyle bir çevrene bak önce, hevesle Bir kez söz ağızdan çıkmamış olsun dikkat et İster iyi, ister kötü olsun geriye dönüşü yok sözün, gayret et."
Malik b. Dinar'a "nasıl sabahladın?" diye sorulması üzerine, o: "eksilen bir ömür ve artan günahlarla." diye karşılık verir..
Reklam
"Doğrusu, yarın kıyamet gününde Allah kuluna soracak ve şöyle diyecek: 'Dünyada kötülüğün işlendiğini gördüğün hâlde, onu menetmemene engel neydi?' Allah, kuluna istediği cevabı verebilecek şekilde ona delilini ilham edince, kul şöyle karşılık verir: 'Rabbim! Senden beni bağışlayacağına dair hep umutkârdım; ama beni engelleyen sebep, halktı."
"Sizi zühd hayatı yaşamaya ve halvet hâli sürdürmeye sevkeden şey nedir?" "Allah ile dostluk kazanmaktır"
İbn Sîrîn, bir kişiye, “Ne hâldesin?” diye sorar. Adam da: “Üzerinde beş yüz bin dirhem borcu bulunan ve bir hayli çoluk-çocuğu da olan bir insanın hâlinin nasıl olmasını düşünürsün ki?” diye karşılık verir. Bunun üzerine İbn Sîrîn evine girer, evinden bin dirhem alıp getirir ve ihtiyaç içinde olduğunu söyleyen kişiye vererek: “Bunun beş yüz dirhemini borcuna ver, kalan beş yüz dirhemi ise, kendin, çoluk-çocuğun ve ailen için harca.” der. Zaten İbn Sîrîn’in tüm parası da bu kadardı, başka bir şeyi de yoktu. Bunun üzerine şöyle dedi: “Allah’a yemin ederim, bundan böyle kimsenin hâlini hatırını sormayacağım.” İbn Sîrîn’in böyle hareket etmesi, başkasının hâlini bir daha sormamayı istemesi, “eğer sormam hâlinde, adamın durumuyla ilgilenemeyecek olursam, derdine merhem olamazsam, sırf sormuş olmak için sormam, bir tür riyakarlıktır ve münafıklıktır.” diye endişelendiğinden ötürüydü. Dolayısıyla o insanlar eğer birilerine bir şeyler soracaklarsa, o kimselerin dinleriyle ilgili hususlardan sorarlar, kâlbinin Allah’a karşı olan hâlini sorup soruştururlardı. Eğer dünya ile ilgili bir şeyden soracak olurlarsa, bu, onların bu işe önem vermeleri ve gereğini hemen yapabilmeleri düşünce ve niyetiyleydi. Kişinin ne tür bir ihtiyacı var ise hemen onu orada karşılamaya çalışırlar ve gereğini de yaparlardı.
Aslında insan bazen kendi kendinden iğrenir hale gelir. Çünkü kendisinin fazilet denilen değerle bir alakası yoktur, kalmamıştır. Böyle olunca da hep halk arasına girer çıkar. Dolayısıyla halk ile bir araya gelerek kendisinden nefretini unutmaya çalışır. Eğer adamın zâtı fazilet ve değer sahibiyse, o takdir de zaten tekliği, yalnızlığı arayacaktır ki, düşünme ve tefekkür imkanı bulsun, böylece ilim ve hikmet sahibi olabilsin.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.