Özsözden aldığım başlıktan da anlaşıldığı üzere bir romanda temel unsur kabul ettiğimiz yer, zaman ve karakter kavramlarına bağlı kalınmadan yazılan bir kitap. Feminizm denilince akla gelen modern isimlerden olan Jeanette Winterson bunu öyle bir işliyor ki kitabı okurken zamana odaklanırsınız ama bir yerde zihninizde belirir. Kitabın meyvelerle ilgili olmadığı aşikar, fakat bu meyveler bize aslında dişil ve eril kavramları aktarıyor. Köpek Kadın olarak tanıdığımız karakter, “dişi”nin alışılagelmedik bir formunu öne sürerken Jordon saf, saki bir erkeği resmediyor. Şayet modern masal anlatımı diye bir alan varsa kitabın dili tam anlamıyla buna uygun. “Dans Eden On İki Prensesin Öyküsü” bölümünde bildiğimiz hikayelerin bilmediğimiz sonları ya da tahmin edemediğimiz versiyonlarıyla bizi alıp başka uzamlara götürebiliyor. Üstüne yazılıp çizilecek bir sürü detaya sahip olan bu kitap tamamıyla bizi ilk olarak zaman kavramından uzaklaştırıyor. Zamanın ne geçmiş, ne de gelecek olduğu fakat ancak yaşadığımız an olduğunu söylüyor. Jeanette Winterson zamanını ve olay örgüsünü kavramak için söylediği şu söze kulak vermek gerekiyor; “Yaptığım yolculuklar değil, ama bir başka yerde bir başka zamanda yapmış olabileceğim yolculuklar.”