Bugün eğer İslam geçmişiyle dondurulmadan, Jaures'nin ifade ettiği gibi atalarının ocağından, külü değil alevi aktararak ve bir nehrin denize akarken kendi kaynağına sadık olduğu gibi Medine toplumunun ruhuna sadık kalarak zamanımızın meselelerini çözümlemeyi bilirse, işte o zaman sadece müslümanlar için değil, fa kat evrensel bir şekilde, pozitivist bilimselcilik ve Batılı bireyselcilikle artık felce uğramayacak olan ve Medine toplumunun aşkın ve toplumsal temel değerleriyle beslenecek olan bir toplumun perspektifi açılabilecektir.
Şeriat, gerçekten insani olan her toplumun kaynağıdır. Hiç kimse, kendi şahsi çıkarlarının veya kendi toplumunun çıkarlarının her şeyin merkezi ve ölçüsü olmayacağını dikkate almıyor.
Amerikan yetkililerine ve onların Batılı derebeylerine göre, iyi ve kötü müslümanlar vardır: İyi müslümanlar, onların siyasetlerine hizmet edenler ve IMF'in emirlerini kabul edenlerdir. Kötü müslümanlar, bu emirlere karşı gelenlerdir.
Her zaman "demokrasi" dersleri vermeye hazır olan Batılılar, petrol ve parayı görünce, el kesenlere yardım etmekten çekinmezler ve terör yoluyla kendi pazar monoteizmlerini kabul ettirme hususunda onlara yardım için hazırdırlar.
Mekke'ye giden yol üzerinde, müslüman olmayan kimsenin şehre girmesini yasaklayan bir levha var. Fakat takva sahibi bir Hristiyan Suudilerin Mekke'sinde ibadet edemezken, 1979 yılında bazı isyancılar rejime karşı büyük camide ayaklandıklarında, kral onları camide avlamak için yüzbaşı Barril komutasındaki Fransız jandarmalarını çağırdı. 1978'de Suudi ordusu ve polisi, İranlı hacıların gösterisini önlemede aciz kalınca, ertesi gün he men Alman general Ulrich Wegener, milli muhafız askerlerine öğretici olarak atandı.