Kitabın son sözünde şöyle bir cümle vardı. "Sineklerin Tanrısı'nı da çocuklar için yazılmış bir serüven romanı saymam o denli yanlıştır . Hatta " Sineklerin Tanrısı'na roman demekte yersizdir; çünkü bu kitap bir roman değil, gerçekçi bir anlatımla yazılmış olmakla beraber , bir alegoridir, yani imgesel anlamları5 olan bir öyküdür. Kitabımızın konusu ; Atom savaşı sırasında İngiltere'den kurtarılmayı çalışan 6-12 yaş çocukların Mercan Adasına gönderilmesiyle ve o çocukların birbirlerine üzerinde kurmak istedikleri hakimiyeti konu alan bir kitap. Şeytan minaresi kimdeyse söz onda olurdu . Yani bir nevi orada iktidar savaşı yaşanıyordu. Ve yine her yerde olduğu gibi orada da yine ezilen en masum kişi oldu...
Bir garip ada öyküsü desekte aslında ülkelerin yaşadığı iktidar sorununu çocukları kullanarak anlatmıştı. Bir yerde okumuştum. "Golding yaptığı bir konuşmada şöyle diyor: “Kızlar bana mantıklı sorular soruyorlar. ‘Neden bir grup kızı anlatmadınız?’, ‘Neden hepsi erkek?’ Benim buna cevabım ise şu, ben insanları, toplumu küçültmek, düşürmek istedim. Bir grup erkek de, bir grup kıza nazaran daha düşük bir toplumsal grup. Bunun nedeni ne diye sormayın. Biliyorum, eşitlikten bahseden kadınlar bana kızacak fakat ortada eşitlik denen bir şey yok, kendilerini erkeklere eşit gören kadınlar ise sadece aptallık ediyorlar. Kadınlar erkeklere göre hep daha üstündüler ve böyle olmaya devam edecekler" bu çok hoşuma gitti