d

Deprem

Bu nasıl yağmur, nasıl zelzele Gittiğim her yerde ıslanıyorum.
Sayfa 104Kitabı okudu
Odağı deniz dibinde olan depremler de denizlerde depremlere, yani tsunamilere yol açmaktadır. Tsunamide sanıldığının aksine sadede denizin dalgaları gelmez. Denizin kendisi size doğru gelir. Böyle durumlarda deniz kenarından olabildiğince uzaklaşmalı, yaklaşık 3 metre yükseğe çıkılmalıdır.
Sayfa 69 - Komik Şeyler YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Sarsıntının bittiğinden emin olduğunuz anda, yaşam üçgeninizden çıkmalı ve bir an önce binadan ayrılmalısınız. Binadan çıkmadan önce; gaz kaçağı olma ihtimaline karşı doğalgaz vanasını kapatmalı, ocak-soba gibi ısı kaynaklarını söndürmeli ve şalteri indirmelisiniz.
Sayfa 48 - Komik Şeyler YayıncılıkKitabı okudu
Cuma/ 9
Ey iman edenler! Cuma günü, namaz için çağrıldığınız zaman, hemen Allah'ın zikrine koşun ve alım satımı bırakın; eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.
6 Şubat 2023
İnsan çocuğunun doğum gününü mezarlıkta kutlar mı hiç..
Hayaller, her zaman gerçeklerden da­ha heyecan verici ve kişiye özeldir.
Reklam
Duyulmayanı Duyabilirler
Bazı evcil hayvanlar, sebepsiz anksiyete, stres, tempo veya artan aktivite gibi depremden birkaç dakika hatta günler önce davranış değişiklikleri göstermeye başlayabilir. Bu olaya "Sismik Kaçış Tepkisi" denir. Bu durum köpeğin hareket eden kayaların ve yerin altında kırılmanın yüksek frekanslı seslerini duyma yeteneği ile bağlantılı olabilir.
Sayfa 59
Bana göre devletin en önemli görevlerinden biri halkın can ve mal güvenliğini sağlamaktır. Ülkemizde 1939 Erzincan depreminden bugüne kadar depremlerde yüz bine yakın insan hayatını kaybetti. Bu can kaybı önlenemez nitelikte değildi. Bilim insanları olarak bizler nerede ve ne büyüklükte depremlerin olabileceğini biliyorduk. Bilmediğimiz şey depremin ne zaman olacağıydı. Eğer yöneticilerimiz belirli bir plan ve program içerisinde deprem kuşaklarındaki yerleşim alanlarını deprem güvenli hale getirmek için ciddi bir uğraşın içerisinde olsalardı kuşkunuz olmasın ki can kaybımız bundan çok daha az olurdu. Üzülerek söylüyorum ki yönetimlerimiz çoğu kez afet yönetimini vazife edinmiştir. Yani " Hele bir deprem olsun, ondan sonra gerekeni yaparız " anlayışı. Halbuki bu çağdaş ve doğru olan bir anlayış değildir. Çağdaş olan riski yönetmektir. Yani deprem gelmeden verebileceği zararları önceden öngörüp gerekli zarar azaltıcı önlemleri almaktır. Hükümetlerimiz ve yerel yönetimlerimiz hiçbir zaman ciddi bir şekilde risk yönetimini benimsemediler. Hep afet yönetimini tercih ettiler. Hoş, zaten halkımızın da hiçbir zaman bu konuda belirgin bir talebi olmadı. Geçen asırdan bu yana gerçekleşen onlarca depremde binlerce insanımız ölürken, sayısız genel ve yerel seçim gerçekleşti. Ben son zamanlarda cılız bir sesin dışında siyasi partilerin bu konuda bir şey söylediklerini, seçim bildirgelerine depremi önemli bir sorun olarak koyduklarını duymadım, görmedim.
Bir fikir versin diye söylüyorum, 7 büyüklüğünde bir depremde açığa çıkan enerji 1.800.000 ton patlayıcının enerjisine denktir.
Seçim meydanlarında pek çok gereksiz konu da tartışmalar ve atışmalar sürdürülürken ülke çapında deprem kuşaklarımızda insan hayatının nasıl korunacağına dair herhan gi bir gündem oluşmadı ve maalesef o meydanları dolduran ahalinin de böyle bir talebi olmadı.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.