Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Din (İslam) Siyaset-Politika

Profil
Şu insan dedikleri varlık. Sadi'ye sorarsanız ''tek damla kan ve bin tane kaygı'' Eski yunan hakimi Solon'a göre, o bir arızadan ibaret.
Büyük Doğu Yayınları
''Benimki benim, senin ki senin.'' Bu şeriattır. İkincisi ''Seninki senin, benim ki de senin.'' Bu tarikat. Üçüncüsü ''Ne senin ki senin ne benim ki benim. Her şey Allah'ın'' Bu da hakikat.
Büyük Doğu Yayınları
Reklam
Hani işimiz Allah'a kaldı derler ya. Bilmezler ki hiç bir iş Allah'a kalmaz; her iş başında ve sonunda Allah'ın mutlak tasarrufu altındadır ve her iş, başında ve sonunda zaten Allah'a kalmıştır.
Büyük Doğu Yayınları
Yönetimin sınırlanması gerektiği anlayışı, daha ilk zamanlardan itibaren, İslam'ın hiç yabancı olmadığı bir konudur. Gerçekten de ilke olarak, Müslüman yöneticiler Hıristiyan monarklar kadar geniş yetkilerle donatılmamıştır. Bunun nedeni, Müslüman bir hükümdarın yasa yapmak ya da yasaları değiştirmek hakkına sahip olmayışıdır..
Sayfa 199 - Kronik KitapKitabı okudu
Hicret olayı Peygamber'in misyonunda bur dönüm noktasıydı. Daha sonraları İslam takviminin başlangıç tarihi olarak benimsenmesi de bunu gösterir..
Sayfa 189 - Kronik KitapKitabı okudu
Yönetimde ancak bir Müslüman meşru sayılabilir..
Sayfa 185 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
Sünniler arasında çoğunluğun görüşü ise günahkâr da olsa, hükümdara itaat gerektiği yolundadır..
Sayfa 184 - Kronik KitapKitabı okudu
O dönemin yazarları, hükümdarların kötü yönetim gösterebileceği gibi, onların yetkili kıldığı memurların da suiistimallerde bulunabileceğini biliyorlardı. Fakat ortalığın daha da kötüleşmemesi ve ayaklanmaların, kargaşaların çıkmaması için, tiranlığa kaçmış olsa bile, mevcut yönetime, mevcut sisteme itaati gerekli gördükleri anlaşılmaktadır. Bu dönemin din ve hukuk bilginleri, yine de hükümdarları adil olmaya, yüksek rütbeli askeri ve mülki yöneticileri zulümden ve baskıcılıktan, yolsuzluklardan uzak kalmaya davet amacıyla sofuca duygulardan, imanı servete üstün tutmaktan, iyi ahlaklı olmaktan söz ederlerdi..
Sayfa 180 - Kronik KitapKitabı okudu
İslam'ın ilk zamanlarında hukukçular meşruiyet ve adilik üzerine çok ısrar etmişlerdir. Meşruluk, hükümdarın tahta getirilmek için gereken niteliklere sahip olması ve bu yere göreneklerin gerektirdiği hukuka uygun süreçler içinde gelmiş olması demektir. Adalet ise hükümdarın İslam şeriatına uygun hükümdarlık yapmasıdır. Meşruiyet koşuluna uymayan yollarla hükümdarlığa gelen yöneticilere gasp; adalet koşuluna uymayan yöneticiye ise zalim denmektedir..
Sayfa 177 - Kronik KitapKitabı okudu
Meşru bir Müslüman hükümdarın en tipik örneği Ümmet, yani dinsel ve siyasal İslami topluluğun başı olan imam ya da halifedir. Hükümdar kendisi adına hareket edecek kişileri atama yetkisine sahip olduğu için, onun adına yönetme yetkisini usule uygun kullanan askeri ve sivil memurlara itaat da hükümdara itaatın bir uzantısıdır..
Sayfa 177 - Kronik KitapKitabı okudu
117 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.