Osmanlı İmparatorluğu'nda Müslüman millet de bir taneydi ve bu terim Türk, Arnavut, Arap, Kürt ya da Müslüman cemaati içinde yer alan başka etnik gruplar için, hiçbirini ayırt etmeden, hepsini birden ifade ediyordu..
İslam, Mekke'deki eski pagan önderliğe ve düzene başkaldırı ile başlamış; Peygamber'in bu eski önderliğe son vermesi ve eski toplumsal düzenin yerine İslam toplumunun geçmesiyle de oluşumunu tamamlamıştır..
Ülkeyi ya da halkı belirten unvanlar, söz edilen hükümdarı küçültme niyetiyle başa konurdu. Onun için rakip hükümdarın İslam'ın başı olduğu iddialarını reddederek onu küçültmek için Safevi sarayındakiler Osmanlı sultanından Türk Sultanı; Osmanlı sarayındaki yetkililer, görevliler de onlardan Acem Şahı diye bahsederdi..
Dostça ilişkiler içinde bulunan gayrimüslim hükümdarlara hitap ederken Kur'an'daki şekli ile Musa'nın firavuna hitabı örnek alınarak, "Barış, Allah'ın rehberliğini izleyenlerle olsun" denmiştir..
İslam toplumu, ilke olarak daima; uygulamada ise zaman zaman, bir ölçüye kadar insanlar arasında düzey farklılığını (hiyerarşiyi) ve ayrıcalıkları reddeden bir toplumdu. Ayrıca kişinin iktidarının ve toplumsal konumunun doğumla z doğumuyla toplumda kendini içinde bulduğu zümreyle değil; kişinin hükümdara yakınlığı ve hükümdarın onu göstereceği teveccüh ile belirlendiği bir toplumdu..
Zaim, modern dönemde yaygın olarak kullanılan Arapça bir terim Duce, führer, vozhd, caudillo ve çeşitli dillerdeki benzeri unvanlarda olduğu gibi karizmatik siyasal liderler için kullanılır..