"Nefsine muhalif kişi durmaz akar gözü yaşı
Burda nefse uyan kişi dalmaz Kevser göllerine
Kevser havzına dalanlar ölmezden önce ölenler
Nefsini düşman bilenler konar Tûbâ dallarına
Tûbâ dalından uçanlar yüce makamlar geçenler
Şarâben tahûr içenler banmaz dünyâ ballarına
Bu ma'nîden kimse almaz anda varan yine gelmez
Bu dünyâya kimse kalmaz gelen göçer illerine
Ey miskin Yunus neylesin derdini kime söylesin
Bir dem tecrübe eylesin bu dünyânın hallerine"
Bir gün olursun iki gözüm sen de aşka yâr
Bu mâcerâyı ben o zaman söylerim sana Bir gün düşersin sen de iki gözüm aşka, Bu macerayı ben o zaman anlatırım sana.
Şeyh Gâlib
Dini imanda, teklif edilen bir takim inanç esaslarına inanmak söz konusudur. Bu nedenle iman sürecinde, inanç imandan önce gelmekte ve bu sürece bilgi unsuru da katılmaktadır. Güçlü bir düşünme ve gayretin neticesinde ortaya çıkan iman sürecinde ilgi, şüphe, zan, inanç, bilgi gibi bir takım epistemolojik basamakları katetmek gerekmektedir. Bu basamaklardan her bir önceki alt basamak, bir sonraki üst basamağın meydana gelmesini sağladığı halde, sadece o üst basamaktaki bir unsur olarak bulunmaktadır. Mesela inanç zan değildir; fakat inançta bir zan; inanç, bilgi değildir; fakat bilgide inanç; iman bilgi değildir; fakat imanda bilgi vardır. Yani iman, bilgi ve inanç gibi daha alt basamaklara dayanır. etmez. İman, en üst ve en son basamak olarak inanç ve bilgi basamağına dayandığı için de ne mantiki, ne de kalbî bir şüphe taşımaz. İmanın bu epistemolojik sürecinde bir takım basamakların yükselerek geçildiği ve zihnî sürecin en son aşaması olan iman, bunun ne üstünde ve ne de altında bir derece kabul etmez. İman, en üst ve en son basamak olarak inanç ve bilgi basamağına dayandığı için de ne mantiki, ne de kalbî bir şüphe taşımaz.
Seyre çık gül-şene var ârızın arz et bâğa Var mı rûyun gibi gül güllere sor bana sorma
Seyre çık, gülşene var, yanağını göster bahçeye,
Var mı yüzün gibi bir gül, güllere sor, bana sorma.
Enderunlu Vâsıf
Cânımı cânân eğer isterse minnet cânıma
Cân nedir kim ânı kurbân itmeyem cânânıma
Canımı canan eğer isterse, minnet canıma,
Can nedir ki onu kurban etmeyeyim cananıma!
Fuzûlî
Cân-sûz olıcak mahabbet-i zât-ı Hudâ Tavr-ı dili nûr-ı aşk eder nâ-peydâ
Tanrı sevgisi gönlü tutuşturunca,
Gönlün suretini belirsiz eder aşk ışığı. Hâletî