Boşlukta süzülüyordum demek daha kolay olurdu, ama bu kelimeler bir şey anlatmıyor. Bildiğim tek şey, bir şeyin var olduğuydu, ama bu "bir şey"in ben kendim olduğunu bilmiyordum.
Ve yüreğimi dağlayan bir şey vardı içimde: Bir mutluluğun ya da bu mutluluğun yitirileceği korkusu, bir çaresizliğin ya da insanı yiyip bitiren bir arzunun düşüncesi ...
Basit olayları doğaüstü güçlerle açıklamaya meyilli değilimdir, sıradan şeylerin bu yolla hiç hak etmedikleri bir ağırlık kazanmasına kesinlikle karşıyım. Ben gerçeklere, olgulara bakarım.
"Yalnızlık umurumda değil. Ama buradaki hayat esasında hayattan ziyade ceza. Bazen sabah giyinirken kendime diyorum ki: Bu boş hayatı yaşıyorsun demek, kendi kabahatin, hatta böyle olmasını sen istedin."