Bir balıkçı kasabası olan Paimpol de yaşayan balıkçılar ekmeklerini kazanmak için her yıl iki kere İzlanda açıklarına gidip balığa çıkarlar. Umutsuz bekleyişler, dramatik yaşantıların olduğu eser de varlıklı kadın Gaud ve balıkçı Yann’ın aşkları uzaktan sürerken bir araya gelebilecekler miydi? Belki de onları birbirlerinden uzak tutan statü kaygısı mıydı? Yoksa deniz miydi?
Denize dair kitapları okumayı sevdiğimden görünce hemen aldım ama kitabın içine giremedim o kadar çok lüzumsuz betimlemeler vardı ki konu neredeydi diye düşünmeye başladım. Dümdüz yazılmış gibiydi. Bir kez daha şunu anladım, Fransız yazarları okuyamıyorum lüzumundan fazla betimleme yapıyorlar.
#balzac ın #goriodbaba da bitene kadar sürünmüştü elimde.
Bu durum tabii ki herkese göre değişebilir olmakla birlikte, keyifle okuyun.
Kitap ve sevgiyle kalın...
İnsanlar, çocuklarına yaratılışları doğrultusunda davranır. Bu senin için baskı, yüksek ses ve çabuk sinirlenmek demekti ve bu senin tabiatına en uygun olandı. Çünkü güçlü ve cesur bir çocuk yetiştirmek istedin.
Sayfa sayısı ve akıcılığı gereği bir kaç saatte okuduğum fakat yine de her detayıyla hatırladığım bir kitap. Bu kitabı okuyalı ise sekiz ay kadar olmakla birlikte o kadar güzeldi ki her detayını hatırlıyorum. Bu kitap yüzünden şimdi gidip Monte Carlo'yu görmeyi görmek istiyorum ve bunun da Zweig'in becerikli kaleminden kaynaklandığını biliyorum. Nasıl anlatsam, hikayesi o kadar sürükleyici ki. Hem ana karaktere hem de aşık olduğu adama kızarak okumanıza rağmen bittiğinde buruk ama rahatlamış bir oh çekiyorsunuz. Yine okunması gereken kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum, bir içim su sonuçta.
Dikkat "spoiler"!!!
Şunu eklemek istiyorum, özellikle aşık olduğu adam (aşk denir mi buna?) kumar oynarken kadının kendi içinden yorumladığı ve masada olan biteni incelediği sahneler en sevdiğim kısımlardı.
“…Bana önceden nasip edilen hayatımın amacını iyice kavrıyorum. Memnunum. Diğerlerinin daha yüce amaçları olabilir ama Bartleby, benim bu dünyadaki misyonum senin uygun gördüğün süre boyunca kalabileceğin bir iş yeri temin etmektir.”
İnanıyorum ki iş yerime ziyarete gelen arkadaşlarım, sormadığım acımazsız fikirlerini zorla belirtip durmasalardı, bu bilge ve kutlu ruh hâlim devam edecekti. Genellikle bağnaz kafalardan çıkan sesler, daha cömert kişilerin kararlarını da en sonunda yıpratır.