Yazarın okuduğum ilk kitabıdır. Gerilim,gizem tarzlarına bayılırım ve klasikleşmiş yazarımızı okumaktan zevk aldım.
Olaylar zengin bir aileyi ilgilendiriyor diyebiliriz. Tek bir ana karakter yok. Karakterlerin anlatım biçimine bayıldım. Herkesin nasıl biri olduğunu çok net bir sekilde anlayabiliyoruz. Okumam yarım kalsa sinirlenip hemen devam etmek istiyordum. Cidden elimden bırakamayacağım sürükleyici bir hikayeydi. Çünkü olaylar geliştikçe karmaşıklaşiyor ve daha çok merak uyandırıyor sizde. Anlatımı da gayet anlaşılır. Övdüm, şimdi de sevmediğim kısıma geleyim :') Kitabın sonunu beğenemedim ne yalan söyleyeyim.
#SPOİLER#
Kitabın son 10 sayfasına geldiğimde o kadar heyecanlıydım ki çünkü hala katil ortaya çıkmamıştı. Yav nasıl anlatacaklar bu katili bu kadar az sayfa sayısıyla derken, bir anda katilin kim oluğunu öğrendim. Tamam her sey guzel gelisti ama katilin, cinayet işleme sebebini çoook basit buldum. Sen o kadar heyecan yap, beklentileri büyüt ama katilin kurbanı öldürmesinin amacı basit bir şey çıksın. Daha yaratıcı bir amaç beklerdim çünkü katıl o kadar kaçmayı başardı her türlü yolla ama öldürme sebebi o kadar saçma ki içimi dolduramadı. Yani katil, karısını sırf zengin bir kadınla evlenmek için mi öldürmüş, peh! Cidden klişeydi bence. Tek beğenmediğim yönü buydu işte. Kitabın sonunda şaşırmayı bekliyordum ama beklentimi karşılayamadı. Belki de yazarı gözümde cok buyuttugumdendir. Ama büyütülmeyi hak etmiyor mu zaten?
16.50 TreniAgatha Christie · Altın Kitaplar · 04,567 okunma
Açıkçası en bastan baslayayım. Kitap okul kitabı ve ben başlamadan kitaba aşırı ön yargılaydım. Kitaba başladım ve kitap beni kendinden soğuttu. Bakın kitaba başlayınca bir bölüm daha okumak istemiyorsunuz. Yada kitabı bıraktığınızda elinize almak istemiyorsunuz. Sıkıntı bu. Ama kitap fena değildi. Yanoi şunu diyim bir gizem var diyemeyiz çünkü biz kitabın sonunu tahmin erebiliriz. Bir sürü şey
tahmin ettim çoğu doğru çıktı. Mesela spoiler vermeden diyim. Şu insan ve şu insan kesin bir şey yapmıştır diyosunuz ve sonunda o ikisinin haberi olduğunu öğreniyorsunuz. Kırana puanim on üzerinden beş yani bence okumayın daha iyileri var. Yani bu kitap net reading slumpa sokacak bir kitap çıkaracak degil.
Bizim sorunumuz giz içinde gizdir. Bir gizin gizi, ancak başka bir gizin açıklayabileceği bir giz; bir gizin gizlediği bir gize ilişkin bir giz.
CAFER SADIK, Altıncı İmam
Gizem ve gençlik kitapları çok nadir bulunuyor. Özellikle polisiye kitaplar genelde dedektif olan karakterin ağzından anlatılıyor ve ben bu türü sevmiyorum. Ama gençlik ve polisiye birbirine karışınca tadından yenmiyor. Birimiz Yalan Söylüyor da aynen böyleydi.
Kitap baştan sona gizemdi. Ortada suç vardı ama suçlu dört kişiden biri olabilecek olmasına rağmen ben hepsinin masum olduğu kanısındaydım. Bu da beni daha da meraklandırdı. Suçlu kim kim kim diye son sayfaya kadar meraktan öldüm. Bunun yanında her kitapta aradığım aşk temasıda vardı ki bu beni en çok mutlu eden şeydi. Sonunu tahmin edememek delicesine beni tatmin etti. Katilin kim olduğunu ben tahmin edemeden kitabın söylemesi bence yazarın başarısıydı. Gizem ve gençlik seven herkese tavsiye ediyorum.
Sigma Force'un ilk kitabını başlarda yavaş tempoyla okusam da, yarısından sonrası bir çırpıda bitti. Kurgusu baş döndürücüydü. Painter'in pratik zekası, Saffie ve Omahanın bilgisi, Rahim ve Şahra kabileleri ve insanüstü güçleri ve bildikleri sırlar. Kitabın kapağında yazdığı gibidir belki de "Bazı sırlar saklı kalmalı".