Ahmet Kaya kalp hastası olduğu halde gelecekte yapacaklarından, tasarılarından söz ediyordu; ölüm ondan çok uzaktı.
Çok sıkıntılıydı, Paris'e alışamamıştı, Fransızca öğrenememişti. Avrupa'nın her şeyi tuhaf geliyordu ona, isyan ediyordu; İstanbul'daki hayatını özlüyordu, Türkiye'deki dostluklarını arıyordu; karısı, kızı Melis, sevimli köpeği Pako burnunda tütüyordu...