Rıfat Ilgaz'a bir röportajda "Nasıl bu kadar güldürebildiniz," diye soruyorlar, o da cevap veriyor: "Ben çöken eğitim sistemini anlattım. Hepimiz bu ölen sisteme bakarak güldük."
Sıdıka
Çöken dünyanın,
Kokuşmuş adetlerin,
Erkek hegemonyasının,
Kadına psikolojik, fiziksel şiddetin,
İnsanları düzen
‘Hakan Yücel’in kalemiyle ve yazdığı tür olan kara mizah ile ilk kez tanıştım. Açıkçası daha önce bu tarz bir eser okumamıştım ve şimdiye kadar neden okumamışım ki dedirtti. Karakteri ve olayları anlatırken mizahi bir açıyla yaklaşması okuyucuya inanılmaz iyi bir şekilde aksettirmiş ve oldukça da keyif katmış. Bence en zor türlerden biri kara mizah bu türde yazabilmenin ciddi bir birikim gerektirdiğini düşünüyorum. Benim için aşırı güzel ve farklılıklarla dolu bir okuma oldu. Mutlaka yazarın kalemiyle tanışmanızı öneririm pişman olmazsınız
Kitapta; karakterimiz evli, iki çocuk babası, alkol sorunu olan, sorumsuz bir babadır. Ancak öğretmen olan eşi bütün yaptıklarına rağmen ona her zaman anlayışla yaklaşır. Bir gün karakterimiz İzmir’de yaşadığı halde kendisini başka bir şehirde yani Aydın’da bulur. Sonrasında olaylara karışması ve başından geçen karmaşalara mizahi bir üslupla yaklaşmasını izliyoruz. Sadece buda değil günümüzdeki bir çok durum ile de (Youtuberlar, devlet, polis siyaset vb.) kendi üslubunu kullanarak bazen güldürüp bazen ne kadar da manidar diyerek düşündürüyor.
Burjuvanın 4 katlı tuvalet kağıtları varken emekçi sınıfın 2 katlı tuvalet kağıtları vardır. Bunun sebebi sadece , 4 katlı tuvalet kağıdının 2 katlı tuvalet kağıdından daha pahalı olması değildir. Üretici firmalar bunun farkına varmış olmalıdırlar ki ; burjuva , emekçi sınıfının da hakkını yemektedir.
İki katlı ve dört katlı tuvalet kağıdı bu duruma yönelik bir çalışmadır.
Üç katlı tuvalet kağıtları ise seçimde oy kullanmayacaklar içindir.
Üç katlı tuvalet kağıtları kullananların götü cehenneme
Sovyetlere şeytanı sokmak inanılmaz bir fikir. Tam bir kara komedi. Yer yer korkuyorsunuz okurken. Fakat şeytanın asaleti de çok başka şeymiş canım diyorsunuz. İnsanlara kendi gerçek yüzlerini öyle bir gösteriyor ki kim şeytan şaşırıyorsunuz.
Bulgakov büyülü gerçeklik alanında en yaratıcı yazar olabilir. Öyle bir yerde öyle bir dönemde; işte şaşıp kalmamak elde değil akla dolan kağıda dökülen bu metne.
ZİFİRİYET FABRİKASI
● İlk kez okuduğum bu kara mizah türüyle o kadar eğlendim ve aynı zamanda o kadar düşündüm ki çok keyifli oldu benim için. Kitap 420 sayfa olmasına rağmen aktı gitti.
● Konusuna gelecek olursak başına ne geldiğinden habersiz bir insan düşünün. Siz bu halde olsanız, nereden geldiğinizi hatırlamasanız ne yapardınız ? Acaba daha sonra ne olacak diye sayfaları karıştırırken buldum kendimi ben tutamayarak.
● Çekirdek ailesini bir kağıt parçasıyla terk ettikten sonra çöplükte gözünü açan karakterimiz başına neler geldiğini hatırlamıyor. Neler olduğunu anlamaya çalışırken olaylar peşi sıra gelerek başını belaya sokmaya devam ediyor. Tabi bu olaylar silsilesinde nasıl mizah olabilir ki diye düşünebilirsiniz. Yazar bunu kurguya çok başarılı bir şekilde yedirmiş. Karakterin diyalogları olsun, düşünceleri olsun ara sıra kitap sayfalarını aralayarak gülümsemenizi sağlıyor. Olayların nasıl bir hal aldığını karakterin başına daha neler geldiğini öğrenmek için alın okuyun derim.
“İnsan: Bu hayvan türü, kendisinin ne olduğunu düşündüğünü öylesine kendinden geçmiş bir şekilde tefekkür eder ki, ne olması gerektiğine bakmayı unutur. Başlıca meşgalesi diğer hayvanların ve kendi türünün soyunu tüketmektir”
"Biri için belki değişir ve iyileşir umuduyla yapılan yatırım, ölü yatırımdır."
Kendine geldiğinde nerede olduğunu bile bilmiyordu. Etrafından yayılan kokular onun bir çöplükte olduğunu anlaması için yeterliydi. Ayağa kalkacak gücü yoktu. Onu bulup hastane odasına getirdiklerinde İzmir'den Aydın'a nasıl geldiğini, bileğindeki kelepçeyi, darp edilişini düşünmeye başladı. Alkol bağımlısı olan kahramanımız ailesini bıraktığı bir mektupla terk etmişti. Beklenen davranış tersi istikameti gözler önüne seriyordu. Yaptığı şeylerden bihaberdi. Kahramanızın bela mıknatısı olması, içsel konuşmaları ve kurgunun gidişatı kara mizah ile harmanlanmıştı. Ben severek okudum. Sizlere de tavsiye ederim.