“Teslim olmak… bu basit yanıtın, ne denli üstü kapalı olursa olsun amacı buydu işte… kendisinin de farkına varmadığı bir teslim oluş. Böyle yarıda kalmış, kırık dökük bir cümlenin, içindeki anlamı böylesine tam olarak ortaya vurduğu görülmemiştir!”
“O, geçmişteki anıları bir yük, gelecek üzerine kurulan düzlemleri de boş ve fazlalık sayan bir adamdı. Yalnızca gözüyle gördüğünü duyup düşündüğü ve umursadığı için, ancak şu sırada olup biten şeyler onu incitebilirdi.”
“Şu dakikaya kadar günün her saatinde bu yerin ruhu olan karanlık, şimdi tahtından alaşağı edilmişti. Bunu yapan da fenerin ışığı değil, ışığın aydınlattığı görüntüydü.”
“Neşenin zorunlu olduğu sıralarda neşeden yoksun kalmak kadar, neşenin var olduğu zamanlarda bundan sonuna kadar yararlanamamak da insanın ruhunu çökertir ve söndürür.”
“… uzun süre, nerede olduğunu bilmez gibi orada durdu. Sonra, ilk heyecan arasında fark edilmeyen bir yaranın zamanla ağrımaya başlaması gibi, duyduğu acılar yeniden depreşti. O da döndü, yürüdü, gitti.”