"Kitaplardan bu kadar nefret edilmesinin ve korkulmasının sebebini şimdi anlıyor musun? Onlar hayatın yüzündeki gözenekleri gösterir. Rahatına düşkün insanlar balmumundan aya benzeyen, gözeneksiz, tüysüz, ifadesiz yüzler ister yalnızca..."
Kitaplar unutmaktan korktuğumuz bir sürü şeyi depoladığımız kapların bir türüydü yalnızca. Hiç sihirli bir tarafları yok. Sihir sadece kitapların söylediklerinde. Evrenin parçalarını nasıl dikerek bizim için giyisi haline getirdiklerinde. Bunu bilmezdin elbette. Bütün bunları söylerken ne demek istediğimi de hala anlayamazsın elbette, sezgilerin doğru önemli olan bu, üç şey eksik; 1.si böyle kitapların bu kadar önemli olmasının nedenini biliyor musun? Çünkü nitelikliler. Nitelikli sözcüğünün anlamı nedir peki? Bana göre doku demektir. Bu kitabın gözenekleri var özellikleri var.
Kendimize kabul ettirmemiz gereken en önemli şey, önemli olmadığımızdı.Ukalalık taslamamamız gerektiğiydi.Kendimizi dünyadaki başka hiç kimseden üstün görmemeliydik.
Okumak için ne kadar geç kalmışım dedirten bir kitap. Yazarın diğer kitaplarını merak ettiriyor. Kitap hakkında bir bilgi paylaşmayacağım, özellikle inceleme yazma sebebim çok benzeyen bir film izlemiş olmam. Kitabı okuyup seven herkes üzerine bu filmi izlemeli . Filmin adı; Equilibrium (İsyan) . Distopik...
Kitabin yazari ve filmin yönetmeni kesinlikle aynı kafada , aynı şeylerden korkuyormuş.Bizim ülkemizde de bir dönem Henry Miller kitapları yasaklanmış . Neyse...İyi okumalar iyi seyirler...
Kitabı okumadan önce bir dünyam vardı, kitabı okuduktan sonra başka bir dünyam olmuştu. Şimdi konuşmalıydık, çünkü ben bu dünyada yapayalnız kalmıştım.
Okuduğu bütün kitaplar, ona anne-babasının hiçbir zaman sahip olmadıkları bir hayat görüşü kazandırmıştı. Biraz Dickens ya da Kipling okumuş olsalar, hayatta insanları aldatmaktan ve televizyon seyretmekten başka şeyler olduğunu kısa sürede keşfedebilirlerdi.