Bazı metinler yüksek sesle okunmak için yaratılır. Kitapların dünyasının alışılagelmiş o iç ses tellilerinin yayını koparan alevler içinde bir arşe. Bazı metinlerse dünyayı değiştirmek için yaratılır. Mavi yeşil yuvamızın orta yerinde bir çağ yangını başlatmak için. Komünist Manifesto bunların hepsi ve daha fazlası: Bir anahtar, bir adım, bir eşik, bir kesi, bir kıvılcım.
Avrupa'ya korku salan heyulayı anlatan bir politi-gotik açılışla başlar Manifesto. Ardından alabildiğine okumalara açık çok sayıda kavşak yaratarak ilerler yolunda: Tarih, felsefe, siyaset, hatta antropoloji ve psikoloji. Onun persona non gratası burjuvadır. Her satırı bir giyotin gibi indirir üstüne. Bu nedenle Manifesto alabildiğine eril bir ses barındırır. Bir şarkı değildir, bir marştır. Ve birer astronomdur Marx ve Engels. Teleskopları olan diyalektik materyalizmle burjuvanın kaçınılmaz sonunu izlerler rasathanelerinden. Ve bir gülledir Manifesto, kutsalı hedef alan bir yıkım. Ve alev, yine alev, hep alev.
Bugün neoliberalizmin harabelerinin orta yerinde, gerçeklik ötesi çağın tam kalbinde, yapay zekanın gölgesinde nefes almaya çalışan proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecek çok şeyi olsa da Manifesto dünyayı, tarihimizi ve insanlığı anlamak için çok daha gerekli, çok daha önemli. Ve en önemlisi de nihayetinde bir parti bildirgesi dahi olsa, bir metnin dünyayı değiştirme gücüne bir kez daha şahitlik etmek gerek. Yeni çağ yangınları başlatabilmek, umut edebilmek ve kelimelerle nefes alabilmek için.
Diğer yandan her derde deva ilaçlar ve türlü yamalarla sermayeye ve kara en ufak bir zarar vermeksizin her türlü toplumsal kusuru ortadan kakdıracağına söz veren muhtelif şarlatanlar söz konusuydu.
Yenilmişsem
Elim kolum bağlı
Boynumda yağlı ip
Gelip dayanmışsam
darağacına
Dudaklarımda yarın
Gözlerim yarınlarda
Unutmak mı gerek seni?
Kapılar kapalı
Tutulmuşsa gece
kapkara yollar
Sıcacık bir sevgi
sunmayacak mıyım
insanlara?
Bakmayacak mıyım yarınlara
Seslenmeyecek miyim
insanlara?
Üstat
Bilmiyor musun yoksa, dedi ağabeyim, bağımsız çiftçiler, toprak ağaları ve zengin köylülerden daha gericidir, toprak ağaları ve zengin köylüler hiç olmazsa reformları dürüst bir tavırla kabullendiler, bağımsız çiftçilerse çok açık bir şekilde halk komününe karşı tavır aldı. Halk komününe karşı olmak demek sosyalizme karşı olmak demektir, sosyalizme karşı olmak demek Komünist Parti'ye karşı olmak demektir, Komünist Parti'ye karşı olmak demek Başkan Mao'ya karşı olmak demektir, Başkan Mao'ya karşı olmak demekse çıkmaz bir yola girmek demektir!