Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Bir gün önce gelip yerleştiği bu köyde hem öğretmen, hem de müdür olarak göreve başlamıştı.
Sayfa 159 - Alişen AVCIKitabı okudu
"Uzun zamandır bir düşünce beynimde kimseye fark ettirmeden dolaşıyor, acaba yerliler bizim gibi olmaya alışabilirler mi? Çatıları gökyüzü, mutfakları yeryüzü olacak bir düzene. Kabul etme ihtimallerini ölçmekte tartmakta zorlanıyorum."
Reklam
282 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
ICKABOG HK.
The Ickabog
The Ickabog
J. K. Rowling (Robert Galbraith)
J. K. Rowling (Robert Galbraith)
imzalı pandemi dönemi kaleme alınmış yepyeni fantastik macera! Bitirdiğimde kitaba sarıldığım doğrudur. "Lord Tükrer, tam bir Führer!" Çocuk kitabı olarak anılabilir. Lakin, okurken tadı damağımda sayfaları çeviriyordum. Jo; kalemine sağlık, lütfen böyle devam et!
The Ickabog
The IckabogJ. K. Rowling (Robert Galbraith) · Little Brown · 20201,299 okunma
Köy dilendirmez, dolandırır
B. Köyde ve dolayısı ile köylüde dayanışma ve yardımlaşma şuuru güçlüdür. «Köy dilendirmez, dolandırır» sözü bu şuurun kısaca ifade edilmesidir. Gerçekten de köyde dilenci yoktur. Köy, kendi fakir ve ve yoksulunu korumayı bir haysiyet meselesi sayar. Türk köyünde «imece adı verilen bir yardımlaşma ve dayanışma kurumu da vardır. Oysa, şehirdeki insan, köye göre daha fazla bir ölçüde sosyal yalnızlığa mah kûmdur.
Sayfa 96
köylü aydın çatışması
..... bunların hiçbiri ne yaptığını bilmiyor. Eğer bilmiyorlarsa kabahat kimin? Kabahat benimdir. Kabahat, ey bu satırları heyecanla okuyacak arkadaş; senindir. Sen ve ben onları, yüzyıllardan beri bü yalçın tabiatın göbeğinde, herkesten, her şeyden ve her türlü yaşmak zevkinden yoksun bir avuç kazazede halinde bırakmışız. Açlık, hastalık ve kimsesizlik bunların etrafını çevirmiştir. Ve cehalet denilen zifiri karanlık içinde, ruhları, her yanından örülü bir zindanda gibi mahpus kalmıştır
Sayfa 181Kitabı okudu
Reklam
Anadolu... Düşmana akıl öğreten müftülerin, düşmana yol gösteren köy ağalarının, her gelen gasıpla bir olan komşusunun malını talan eden kasaba eşrafının, asker kaçağını koynunda saklayan zinacı kadınların, frengiden burnu çökmüş sahte sofuların, cami avlusunda oğlan kovalayan softaların türediği yer burasıdır. Burada, bıyıklarını makasla kırptı diye nice fikir ve ümit dolu Türk gencinin kafası taşla ezildi. Burada yüzü düşmana dönük, nice vatan mücahitleri savundukları kimselerin eliyle arkadan vuruldu. Burada, milli timsalin, milli bağımsızlık sembolünün yolu kaç defa kesildi be oturduğu şehrin etrafı isyan silahlarıyla çevrildi. Burada ben, vatan delisi, millet divanesi; burada, ben harp mâlulu Ahmet Celal yapayalnızım. Bunun nedeni, Türk aydını, gene sensin! Bu viran ülke ve yoksul insan kitlesi için ne yaptın? Yıllarca, yüzyıllarca onun kanını emdikten sonra, şimdi de gelip ondan tiksinmek hakkını kendinde buluyorsun. Anadolu halkının bir ruhu vardı nüfuz edemedin. Bir kafası vardı aydınlatamadın. Bir vücudu vardı besleyemedin. Üstünde yaşadığı toprak vardı işletmedin. Onu hayvani duyguların, cehaletin, yoksulluğun ve kıtlığın eline bıraktın. O katı toprakta kuru göğün arasında bir yabani ot gibi bitti. Şimdi de elinde orak orayı hasada gelmişsin. Ne ektin ki ne biçeceksin? Bu ısırganları bu kuru dikenlerimi? Tabii ayaklarına batacak. İşte , her yanın yarılmış bir halde kanıyor ve sen, acıdan yüzünü buruşturuyorsun. Öfekden yumruklarını sıkıyorsun. Sana ıstırap veren bu şey, senin kendi eserindir, senin kendi eserindir.
Sayfa 110Kitabı okudu
103 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.