Ulan, harp gör, darp gör, anlayım ben senin çavuşluğunu... O yok, bu yok... Sağa dön, sola dön... Adi adım marş... Öyle askerliği baban da yapar... Sen girdin mi Yunan kıyımına... Sen gittin mi Balkan'a, gittin mi Çanakkale'ye ne gezer!
Öğlenden sonra halamlar geldi oturmaya, oturduk yedik içtik halam diyor ki :" Akşam birimizde toplanalım" diyorum zaten akşam oldu, yok. İlla akşam da oturulacak, evde zaten tek oturuyorlarmış canları sıkılıyormuş. Şimdi iki saat sonra yine aynı kişilerle oturmaya gidicez ☺️
Her zaman Anadolu insanı, yurdum insanı diye bir tabir vardır. Bu tabir Anadolu insanının ne kadar misafirperver, iyi niyetli vs olduğu ile ilgilidir. Ama bu kitapta gerçekleri görmüş olduk okursanız bana hak vereceksiniz Anadolu’nun geri kalmış köyleri tam olarak burada anlatıldığı gibi.
Nasıl mı?
Empati yoksunu, kendini geliştirmeyip cahil kalmış, çocuk yetiştirmeyi bilmeyen, hayvan, doğa, vatan sevgisinden yoksun, kendinden olmayanı dışlayan, bana dokunmayan yılan bin yaşasın kafa yapısına sahip daha artırabilirim ama linç yerim diye düşünüyorum
Hikayemiz, Psikolojik bunalımda olan bir adamın kafa dinlemek için bir Anadolu kasabasına gelmesi ile başlıyor. Anadolu insanının onu dışlayıp Yaban diye bahsetmesi kitaba ismini vermiş zaten.
Kitabın en acı ve üzücü yanı bende şu oldu.
Anlatılan dönem 1915-1920 civarı ama yıl 2024 ve bir çok Anadolu, Doğu Anadolu köylerindeki insanların hayatı bu şekilde hatta daha kötü bile olabilir.
Yılkı Atı beğendiğim bir eser oldu. Ağır anlatıları yok. Yazarın köy deyimlerini kullanması köy hayatını en gerçekçi haliyle aktarması gayet başarılı. Atlar üzerinden verilen bazı mesajlara da rastladım. Herkes kesinlikle okumalı diyemem bu eser için. Ama okuması keyifli, bir iki günlüğüne İç Anadolu'da köy misafirliği yapmak isteyenler için güzel bir alternatif.