"Ptolemaios'un kuramına göre, her şeyin çevresinde dolandığı tek bir merkez vardı: Dünya. Kopernik ise Dünya'nın Güneş, Ay'ın da Dünya çevresinde dolandığı başka bir seçenek önermiş, ancak bu fikir iki hareket merkezi gerektirdiğinden geleneksel kozmologlarca saçma bulunmuştu. ama işte burada, bu sessiz Ocak gecesinde Jüpiter'in ayları çoklu merkezlere kanıt sunmaktaydı: Koca kırmızı gezegenin çevresinde dönüp duran bu dev kayalar, aynı zamanda göksel kürelerin yüzeyinin de birer parçası olamazdı. Dünyanın eşmerkezli yörüngelerin merkezinde oturduğunu ileri süren Ptolemaios modeli böylece yıkılmış oluyordu. Galileo'nun keşfini anlattığı Sidereus Nuncius adlı kitabı, 1610 Mart'ında Venedik'te baskıdan çıkarak adını dünyaya duyurdu."
‘ Evreni bizden yana ya da bize karşı diye yorumlamamalıyız. Bize karşı kayıtsız davranıyor.
Hepsi bu. ‘ s. 263
Dünyamız, evrenimiz, kimyamız, tarihimiz,…
(ortaya karışık ;) ) ile ilgili bir kitap tavsiye etmem gerekseydi, sanırım bu nefis kitap olurdu!
İlk on kitabımın arasında artık!
İçeriğinde, zaman ve mekan, içinde
"Pisagor ve Pisagorcular astronomi tarihinde de, fazla kritik olmamakla birlikte, görmezden gelinemeyecek bir rol oynamıştı. Dünyanın küre şeklinde olabileceğini ilk düşünen onlar olmuştu(muhtemelen kürenin bilinen üstün birtakım matematik-estetik özellikler yüzündendi). Ayrıca gezegenlerin, Güneş'in ve Ay'ın kendi etraflarında bağımsız olarak döndüğünü ve bu dönüşün batıdan doğuya doğru olduğunu, yani sabit yıldızların(görünürdeki) gündelik rotasyonlarına ters bir yönde döndüklerini ilk söyleyenler de muhtemelen onlardı."
"Kepler ve Newton, Güneş Sistemi'ndeki gezegenlerin eliptik yörüngeleri olduğunu keşfetmişti -oysa bu eliptik yörüngeler, iki bin yıl önce(M.Ö. 350'de), Yunanlı matematikçi Menaikhmos'un incelediği elips şekillerin ta kendisiydi!"
Mahabharata Hindu Destanından....
Yudistira, bir Tanrı'nın evrendeki en büyük harikasının ne olduğuna ilişkin sorusunu, ailesinin ölüm cezası tehdidi altında yanıtlamak zorundaydı!
Yudistira: "Ölüm her gün vuruyor; ama insanoğlu yine de ölümsüzmüş gibi yaşıyor. Iste bu Tanrı'nın en büyük harikasıdır."
Bu kitapta Ay ve gezegenler gibi astronomik cisimlerin hareketlerindeki düzenliliğin Tanrıların veya şeytanların heves veya kaprislerine göre değil, sabit yasalara göre yönetildiğini açıkladık.
Tüm hayvanların bakışlarının yere dönük olmasına karşılık, o tanrı yalnızca insana yukarıya doğru bakma, iki ayağı üzerinde dik durma ve gözlerini gökyüzüne kaldırma olanağı tanıdı.
Sayfa 285 - Ovidius, Metamorphoses, Birinci Yüzyıl