Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
MARX ve DOĞU (Orient)
- " (...) Yıl 1853’tü. İngiltere, Hindistan’ı yok ediyordu. Marx, insanların ıstırapları ile meşgul tek Batılı bilim adamıydı! Bizimle gözyaşı döktü, yüreğimize aldık. Yıllarca dizinin dibinde oturduk. Kitap’a aptessiz dokunmadık. Derken, bir gün, fazla ağlanmış olmalıyız ki, "Ama, unutmayın," deyiverdi, Marx, "İngiltere’nin
Boyut Yayınevi
David Urquhart - Plan of Study Made at Rome
Gerçek temizliğin ne demek olduğu, bu temizlik anlayışının antik dinlerde nasıl bir yeri olduğu, ilk Hıristiyanların nasıl gerçek temizlikten haberdar olup bunu uyguladıkları, bugün Halen Doğu'da yaşayan Hıristiyanlarca söz konusu temizlik anlayışının nasıl devam ettirildiği, Roma Termal Hamamı ve Türk Hamamı öğrencilere öğretilmelidir.
Reklam
Arif Dirlik
Oryantalist epistemoloji "hem mekânsal hem de zamansal olarak homojenleştiricidir. Mekânsal olarak... Şarklı damgası yiyen Asyalı toplumlarin arasındaki farklılıkları yok sayar. Zamansal olarak da... zamana bağlı olarak üretilen ve yeniden üretilen yaşamsal bir deneyim olan kültürün yerine zaman dışı bir kültürel öz koyar. Kültürelcilik, diğer bir deyişle, toplumsallık ve tarih dışı... bir kültür kavramına yol açar.”
Sayfa 126Kitabı okudu
Modern Oryantalizmin aynı zamanda kapitalizmin bir parçası olduğunu söylemek yanlış sayılmaz.
Sayfa 9 - İrfan YayıneviKitabı okudu
Türk oryantalizmi
"Türk demek, Batılı Türk demek" olduğuna göre, sadece Batı'yla uyumlu olan veya uyumlu olduğu farz edilen unsurlar Türk olmaya layık demektir. Olmayanlarsa zaman zaman bir utanç kaynağı olarak görülür. Bu açıdan, Fazıl Say'ın arabeskten utanması, bir Türk olarak onu kendi toplumuna yakıştıramamasının bir ifadesidir. Milli gururu onarmanın yolu, “Batılı gözler altında" bizi utandırmayacak bir Türkiye yaratmaktır.
Sayfa 131Kitabı okudu
Seksenli ve doksanlı yıllarda bazı müslümanlar batılı oryantalistleri, İslam'ı zayıflatmak veya yıkmak için sömürgecilerle danışıklı dövüş halinde olmakla suçladılar. Bu yaklaşımın bir ifadesi, Abdullah Laroui'nin bir makalesinde bulunabilir: "Oryantalist"i, İslam'ı araştırmasına konu edinen bir yabancı -bu durum-da bir batılı olarak tanımladıktan sonra, şöyle devam eder: "Oryantalistin çalışmasında, İslami kültürün ideolojik (ideoloji kelimesinin en kaba anlamında) bir eleştirisini buluruz. Büyük entellektüel gayretlerin sonucu olan eserler, kısm-ı azamisi itibarıyla değersizdir... Oryantalist kastı, bürokrasinin bir parçasını oluşturur ve bu sebeple, yeni yaklaşımların özgür yaratımına ya da daha önce var olanların uygulanmasına engel olan sınırlardan zarar görür".
Sayfa 152
Reklam
Türkiye ' deki durum Said' in eleştirel potansiyeline sahip değil
“Doğu Doğu’dur, Batı da Batı”, “biz Doğulular mekanik ve rasyonel Batı'ya karşı..." dediğimiz andan itibaren şarkiyatçı söylemin alanındayızdır, bunu ifade eden kişinin “Doğulu" olup olmaması önemli değildir son kertede, çünkü söylemin niyetlerden bağımsız bir yanı vardır ve ideolojiden farklı olarak merkezi olmayan bir ağ gibi işler.
Sayfa 467Kitabı okudu
Oblomov'un... Acem işi bir hırkası vardı; bu hırka her bakımdan Doğulu, hiçbir bakımdan da Avrupalı değildi: Ne püskülü ne kadifesi, ne beli vardı; o kadar da genişti ki Oblomov'u iki defa sarabilirdi. Tam Asya biçimi kolları, bileklerinden omuzlarına doğru genişliyordu... Oblomov için bu hırkanın paha biçilmez sayısız değeri vardı; yumuşaktı, uysaldı, vücut onu hiç duymuyordu, efendisinin en küçük hareketine uysal bir köle gibi boyun eğiyordu (Gonçarov, 2016: 6). Şarkiyatçılık, büyük coğrafi iddiaları olan bir alandır (Said, 2017a: 60).
Sayfa 361Kitabı okudu
Varlıklı azınlıkların hegemonyası
Gizli yahut açık biçimde Batı, tüketicilerinin çok az bir kalabalık teşkil etseler dahi dünyanın zenginliklerinin büyük bir kısmına sahip olmaya ve bunları kullanmaya hakları olduğunu ileri sürmektedirler. Neden? Zira Doğuluların aksine kendileri gerçek insanoğludur. Bu durumu Enver Abdülmalik'in "Varlıklı azınlıkların hegemonyası" ve "Avrupa merkezciliğine bağlı insan merkezciliği" sözcüklerinden daha iyi ifade edecek hiçbir cümle yoktur.
Sayfa 157
224 syf.
·
Puan vermedi
Oryantalistlerin Sevdiği Bir Kitap
İnsan Irklarının Eşitsizliği kitabında Gobineau gibi ırkçı insanların bu kitaptan etkilenip oryantalist olmayı çok istediğini okumuştum. O yüzden merak edip bu kitabı okudum. Bu kitap aslında tam olarak doğu tarzını ele almıyor fakat doğu toplumlarının klasik masallarından biri olarak kabul edildiği için oryantalistler bu masalların doğu kültürünü yansıttığını düşünüyor. Kitapta genel olarak da büyü yapma, ensest ilişki, katletme, zorbalık, hasetlik gibi medeniyetten uzak konular olduğundan dolayı bu kitabın var olması kendilerinin her daim haklı olduğunu ispatlamak için kırk takla atan oryantalistlerin işine gelmiş gibi görünüyor. Bu sayede bu kültüre dair istedikleri yargıları da ürettiler zaten. Doğu kültürü, haliyle bir masalla ifade edilemeyecek kadar karmaşık bir kültürdür ve hiçbir kültürün de bu kadar sığlaştırılmaması gerekir.
Binbir Gece Masalları
Binbir Gece MasallarıAnonim · Beyan Yayınları · 20093,305 okunma
Reklam
Yas tutamamak
Afganistan ve Irak savaşlarında da Amerikan toplumu savaşın gidişatını, teſevizyonlardan ya da internetten stratejik noktaları belirlenmiş bir harita üzerinden "hedef noktaları, vurulan ya da vurulacak noktalar" yoluyla takip etmiş, yerli halklar görseller üzerinde "Filistinli hedef" ya da "Bağdat binaları" gibi tabirler ile cansız bir nesne statüsüne indirgenmiştir . Bu durum, Ortadoğu bölgesinin salt terör yuvası olarak resmedilmesine ve bölge insanının "yas"ının¹ tutulamazlığı anlayışına yol açmıştır.
Sayfa 114Kitabı okudu
“Kültürel bütünlükler saf kültürel değil, politiktir”
Şarkiyatçı söylem bu büyük ve birbirinden farklı tarihselliklere sahip coğrafyayı “Doğu” tözüne indirger, bu aynı zamanda bir politik öznelliğin de sakatlanmasıdır. Doğu bir bütünlük ve töz olarak, tarihsizlik, durağanlık, irrasyonellik gibi unsurlarla tanımlanıyorsa, bu, Doğu olduğu düşünülen mekân ve coğrafyalardaki politik öznelliğin kültüre indirgenmesi anlamına gelir. Şarkiyatçılık aslında toplumsal-siyasal sorunları kültüre indirgeyen kültürelciliğin çarpıcı bir örneğidir.
Sayfa 468Kitabı okudu
“Kültürel bütünlükler saf kültürel değil, politiktir”
Şarkiyatçı söylem eleştirisinde radikal bir kültür kuramının nüveleri potansiyel olarak bulunmaktadır. Bu kuram, içinde yaşadığımız, sorgulamadan devralabildiğimiz kültürel bütünlüklerin aslında çağdaş bir söylem olarak şarkiyatçılık tarafından üretildiğini ve inşa edildiğini söyler.
Sayfa 468Kitabı okudu
“Kültürel bütünlükler saf kültürel değil, politiktir”
Şarkiyatçılık, bir düşünce üslubu veya biçemi olarak dünyayı epistemolojik ve ontolojik olarak birbiriyle uzlaşmaz iki kategoriye böler. "Doğu Doğu'dur, Batı da Batı." Bunlar epistemolojik ve ontolojik olarak, radikal bir biçimde ayrışan iki bütünlüktür; daha doğrusu, şarkiyatçı söylem tarafından farklı bütünlükler olarak inşa edilirler.
Sayfa 467Kitabı okudu
Said'in, Doğu'nun ya da Batı’nın mistik, ilkel ya da seküler olmayan hakikatini ortaya koymasına ihtiyaç yok. Şarkiyatçılık'ın sorunu, bu kolonize edilen monolojik söylemin "Doğu'ya" kendi adına konuşabileceği bir alanı vermemesiydi. Buna verilecek yanıt otantiklik ya da kimlik politikaları değil, seküler temsil, kontrapuntal temsil. Said'in mirasını harekete geçiren şey, onun, eski sömürgeci ile eski sömürülen arasındaki asimetri yaklaşımına karşı “paylaşılan fakat farklı tecrübeler" gerçekliğinde ısrarı ve asimetriye karşı kontrapuntal çalışma çağrısında bulunmasıdır.
Sayfa 275Kitabı okudu
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.