Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Edward said
Şarkiyaçılık, en keskin deyişle, akademik bir çalışma alanıdır.
Modern Oryantalizmin aynı zamanda kapitalizmin bir parçası olduğunu söylemek yanlış sayılmaz.
Sayfa 9 - İrfan YayıneviKitabı okudu
Reklam
Varlıklı azınlıkların hegemonyası
Gizli yahut açık biçimde Batı, tüketicilerinin çok az bir kalabalık teşkil etseler dahi dünyanın zenginliklerinin büyük bir kısmına sahip olmaya ve bunları kullanmaya hakları olduğunu ileri sürmektedirler. Neden? Zira Doğuluların aksine kendileri gerçek insanoğludur. Bu durumu Enver Abdülmalik'in "Varlıklı azınlıkların hegemonyası" ve "Avrupa merkezciliğine bağlı insan merkezciliği" sözcüklerinden daha iyi ifade edecek hiçbir cümle yoktur.
Sayfa 157
Oryantalizm
Oryantalizm kültür, bilim ve kurumlar tarafından sessizce meydana çıkarılmış basit bir tema yahut politik bir alan değildir. Doğu üzerine yazılmış eserlerin geniş ve yaygın bir koleksiyonu da değildir... Batı'nın "Doğu" dünyasını ezmeye yönelik hain bir "emperyalist komplosu" da sayılmaz ve bu görüşü temsil etmez. Oryantalizm estetik, bilimsel, ekonomik, sosyolojik, tarihe atit ve filolojik metinler aracılığı ile "aktarılmaya" çalışan bir cins jeo-ekonomik görüşler bütünüdür.
Sayfa 26
"Tarihsel geçkalmışlık" kökeni üzerine
Bir huzursuzluk vardır Ataç'ta, kendi seçişine karşın yaşanan bir mutsuz bilinç. Sorun şurada: Tıpkı Meriç gibi ayna ilişkisinin ikili karşıtlığının dışına çıkamaz Ataç: Bu donmuş karşıtlığı bozacak, harekete geçirip dönüştürecek bir üçüncü terim yoktur onun için: Onlar ve biz: Onlardan olmayan ama bizden de farklı olan bir üçüncü tarafın ("Antiller", diyelim, veya "elin Arabı") harekete geçirici varlığını aramamıştır hiç. Bulabildiği tek çözüm, tek rahatlama, karşıtlığın mekânsal (coğrafi) yönünü, belki bir gün kapatılabilecek bir zamansal gecikmeye indirgemektir: "Batıya gidiyoruz, gideceğiz" (131). Oysa sömürgecilikten sonra egemen Batı kültürünün gerçekleştirdiği belki en etkili deplasman da bundan başkası değildir: Farkı coğrafya alanından tarih alanına aktarmak. Bu deplasmanla Caliban'ın eşzamanlı mekânsal farklılığı bastırılır ve "yerliler" bir kronolojik hiyerarşi içinde “yaşlı ve olgun Batı"nın gençliğine dönüştürülür: Bizim geçtiğimiz yoldan siz de geçeceksiniz -ve tarih “durmadığı için de bulunduğunuz yere hep geç kalmış olacaksınız. Yersizleştirilen yerlinin bir tarihsel anlatı içinde tutuklanmasıdır bu.
Doğu
Peki, Doğu nedir öyleyse? Her şeyden önce, insanların ya çok mutlu ya da çok mutsuz, ya çok zengin ya da çok yoksul oldukları bir aşırı uçlar dünyası. Bir hükümdarlar dünyası; yaptıkları hiçbir şeyin hesabını vermek zorunda olmayan, kimbilir belki de Tanrılar kadar sorumsuz hükümdarların dünyası.
Sayfa 50 - İletişim, Çeviri: Celal ÜsterKitabı okudu
Reklam
David Urquhart - Plan of Study Made at Rome
Gerçek temizliğin ne demek olduğu, bu temizlik anlayışının antik dinlerde nasıl bir yeri olduğu, ilk Hıristiyanların nasıl gerçek temizlikten haberdar olup bunu uyguladıkları, bugün Halen Doğu'da yaşayan Hıristiyanlarca söz konusu temizlik anlayışının nasıl devam ettirildiği, Roma Termal Hamamı ve Türk Hamamı öğrencilere öğretilmelidir.
Edilgen bir bakış
Son örneği "Şark” sözcüğünden vereceğim. Çünkü “ikiz ideal” in içindeki iki-yüzlülüğü en çok bu sözcüğün çifte anlamları ele verir. Türk İnkılâbına Bakışlar'ın “Şark Nedir?” ve “İki Şark Arasındaki Fark” adlı bölümlerinde Şark'ın filozof değil dindar, âlim değil büyücü, fikir makinesi değil esrar makinesi, üretken değil hımbıl, çalışkan değil lapacı olduğu yolundaki Şarkiyatçı teze itiraz ediyordur Safa.2¹ Ama Batı'nın neden böyle bir Doğu kurguladığını, bunun sömürgecilik ve emperyalizmle nasıl yakından ilişkili olduğunu açıklamak yerine, bütün enerjisini Türkiye'nin aslında "Şark milletleri'nden olmadığını kanıtlamaya; İslam Şark'ı Budist Şark'tan, Yakınşark'ı Uzakşark'tan, Türk milletini "iptidaî ve mazlum Asya kavimleri'nden ayırmaya harcar. Safa'nın Şarkiyatçılığa cevabı, Şarkiyatçılığın "iptidaî, miskin ve himbil" Şark'ını harita üzerinde daha doğuya kaydırmaktan başka bir şey değildir.
Sayfa 157Kitabı okudu
“Kültürel bütünlükler saf kültürel değil, politiktir”
Şarkiyatçı söylem bu büyük ve birbirinden farklı tarihselliklere sahip coğrafyayı “Doğu” tözüne indirger, bu aynı zamanda bir politik öznelliğin de sakatlanmasıdır. Doğu bir bütünlük ve töz olarak, tarihsizlik, durağanlık, irrasyonellik gibi unsurlarla tanımlanıyorsa, bu, Doğu olduğu düşünülen mekân ve coğrafyalardaki politik öznelliğin kültüre indirgenmesi anlamına gelir. Şarkiyatçılık aslında toplumsal-siyasal sorunları kültüre indirgeyen kültürelciliğin çarpıcı bir örneğidir.
Sayfa 468Kitabı okudu
“Kültürel bütünlükler saf kültürel değil, politiktir”
Şarkiyatçı söylem eleştirisinde radikal bir kültür kuramının nüveleri potansiyel olarak bulunmaktadır. Bu kuram, içinde yaşadığımız, sorgulamadan devralabildiğimiz kültürel bütünlüklerin aslında çağdaş bir söylem olarak şarkiyatçılık tarafından üretildiğini ve inşa edildiğini söyler.
Sayfa 468Kitabı okudu
Reklam
“Kültürel bütünlükler saf kültürel değil, politiktir”
Şarkiyatçılık, bir düşünce üslubu veya biçemi olarak dünyayı epistemolojik ve ontolojik olarak birbiriyle uzlaşmaz iki kategoriye böler. "Doğu Doğu'dur, Batı da Batı." Bunlar epistemolojik ve ontolojik olarak, radikal bir biçimde ayrışan iki bütünlüktür; daha doğrusu, şarkiyatçı söylem tarafından farklı bütünlükler olarak inşa edilirler.
Sayfa 467Kitabı okudu
Türkiye ' deki durum Said' in eleştirel potansiyeline sahip değil
“Doğu Doğu’dur, Batı da Batı”, “biz Doğulular mekanik ve rasyonel Batı'ya karşı..." dediğimiz andan itibaren şarkiyatçı söylemin alanındayızdır, bunu ifade eden kişinin “Doğulu" olup olmaması önemli değildir son kertede, çünkü söylemin niyetlerden bağımsız bir yanı vardır ve ideolojiden farklı olarak merkezi olmayan bir ağ gibi işler.
Sayfa 467Kitabı okudu
Oryantalizm eleştirisinin Türkiye macerası -Said'i kaçırmak
Necip Fazıl'ın Büyük Doğu'sunda olduğu gibi, kültürel olarak ayrı bir ontolojik gerçeklik kabul edilen ‘Şark'ın varlığı onaylanmış ve oryantalizm karşı cepheden tasdik edilmiştir (Mollaer, 2016: 143). Bu bağlamda Doğu-Batı ayrımı doğaldır ve Batı'ya karşı önlemler alınmalıdır. Bu önlemlerin en önemlisi daha çok bilgiye sahip olmaktır, çünkü daha çok bilmek oryantalist çarpıtmaların önüne geçmek için en önemli girişimdir. Böylece 'kültürümüz' yeniden ortaya çıkacak ve bizi aydınlatacaktır. Oryantalistlerin özünde ise Hıristiyanlık, ateizm, modernite, komünizm vs. adı ne olursa olsun kötülük vardır. Bu nedenle oryantalistler gibi çalışmak yeterlidir. Bu sığlıkta, Said duyulsa dahi, yalnızca iktidar için bilginin iyeliğinin değişmesi arzulanmaktadır.
Sayfa 448Kitabı okudu
224 syf.
·
Puan vermedi
Oryantalistlerin Sevdiği Bir Kitap
İnsan Irklarının Eşitsizliği kitabında Gobineau gibi ırkçı insanların bu kitaptan etkilenip oryantalist olmayı çok istediğini okumuştum. O yüzden merak edip bu kitabı okudum. Bu kitap aslında tam olarak doğu tarzını ele almıyor fakat doğu toplumlarının klasik masallarından biri olarak kabul edildiği için oryantalistler bu masalların doğu kültürünü yansıttığını düşünüyor. Kitapta genel olarak da büyü yapma, ensest ilişki, katletme, zorbalık, hasetlik gibi medeniyetten uzak konular olduğundan dolayı bu kitabın var olması kendilerinin her daim haklı olduğunu ispatlamak için kırk takla atan oryantalistlerin işine gelmiş gibi görünüyor. Bu sayede bu kültüre dair istedikleri yargıları da ürettiler zaten. Doğu kültürü, haliyle bir masalla ifade edilemeyecek kadar karmaşık bir kültürdür ve hiçbir kültürün de bu kadar sığlaştırılmaması gerekir.
Binbir Gece Masalları
Binbir Gece MasallarıAnonim · Beyan Yayınları · 20093,294 okunma
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.