Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Oblomov'un... Acem işi bir hırkası vardı; bu hırka her bakımdan Doğulu, hiçbir bakımdan da Avrupalı değildi: Ne püskülü ne kadifesi, ne beli vardı; o kadar da genişti ki Oblomov'u iki defa sarabilirdi. Tam Asya biçimi kolları, bileklerinden omuzlarına doğru genişliyordu... Oblomov için bu hırkanın paha biçilmez sayısız değeri vardı; yumuşaktı, uysaldı, vücut onu hiç duymuyordu, efendisinin en küçük hareketine uysal bir köle gibi boyun eğiyordu (Gonçarov, 2016: 6). Şarkiyatçılık, büyük coğrafi iddiaları olan bir alandır (Said, 2017a: 60).
Sayfa 361Kitabı okudu
Madun çalışmaları
Madun Çalışmaları'nın Hindistan sınırlarını aşarak küresel ölçekte bir teori boyutu kazanması hiç kuşkusuz onun mevcut bilgi anlayışına karşı geliştirmiş olduğu alternatif bakış açısında yatmaktadır. İçinde yaşadığımız ya da her alanda bize aktarılan tarihsel anlatıların bizim gerçek hikâyemiz mi olduğu yoksa geçmişin yalnızca küçük bir bölümünde yer alan elit azınlığın biyografisinden mi ibaret olduğu sorusu, tüm halklarca sorulması gereken bir soru haline gelmiştir. Bu nedenle Edward Said, Madun Çalışmaları’nın Batılı okurlar için öneminden bahsederken bunun altını çizmiştir. Ona göre topluluğun çalışmaları Batılı okur için Hindistan ile sınırlı olmayan, daha genel ilkeleri ortaya koyan bir öneme sahiptir
Sayfa 340Kitabı okudu
Reklam
Said'in, Doğu'nun ya da Batı’nın mistik, ilkel ya da seküler olmayan hakikatini ortaya koymasına ihtiyaç yok. Şarkiyatçılık'ın sorunu, bu kolonize edilen monolojik söylemin "Doğu'ya" kendi adına konuşabileceği bir alanı vermemesiydi. Buna verilecek yanıt otantiklik ya da kimlik politikaları değil, seküler temsil, kontrapuntal temsil. Said'in mirasını harekete geçiren şey, onun, eski sömürgeci ile eski sömürülen arasındaki asimetri yaklaşımına karşı “paylaşılan fakat farklı tecrübeler" gerçekliğinde ısrarı ve asimetriye karşı kontrapuntal çalışma çağrısında bulunmasıdır.
Sayfa 275Kitabı okudu
Türk oryantalizmi
"Türk demek, Batılı Türk demek" olduğuna göre, sadece Batı'yla uyumlu olan veya uyumlu olduğu farz edilen unsurlar Türk olmaya layık demektir. Olmayanlarsa zaman zaman bir utanç kaynağı olarak görülür. Bu açıdan, Fazıl Say'ın arabeskten utanması, bir Türk olarak onu kendi toplumuna yakıştıramamasının bir ifadesidir. Milli gururu onarmanın yolu, “Batılı gözler altında" bizi utandırmayacak bir Türkiye yaratmaktır.
Sayfa 131Kitabı okudu
Türk oryantalizmi
Cumhuriyet modernleşmesinde milli kimlik kurgusundan ihraç edilmesi planlanan “Şarklı” unsurların gönderildiği yer çoğunlukla Osmanlı geçmişidir, zaman zaman üstü örtülü biçimde İşlam’dır, ama her zaman Arap dünyasıdır. Çünkü aynı anda Batılı ve Türklü olma formülünü hayata geçirmenin yolu, Türklüğün istenmeyen özelliklerinin yansıtılacağı bir üçüncü ayna bulmaktır. Bu üçüncü ayna hem Batılılığın hem de Türklüğün antitezi olarak tanımlanmalıdır ki, ona bakarak, kendimizi onun tam zıddında, hem Batılı hem Türk olarak hayal edebilelim.
Sayfa 129Kitabı okudu
Türk oryantalizmi
Öz-oryantalizm temas bölgelerindeki Batıcı elitin kendi toplumunun değerlerinden şüphe etmesiyle başlar. Yeni benimsediği değerleri meşrulaştırma ihtiyacı hisseden modernleşmeci elit, içinden çıkmış olduğu toplumun birçok değerini, geri kalmış, işlevini yitirmiş, işe yaramaz, hatta tedavi kabul etmez derecede hastalıklı olarak damgalar. Ancak bir yandan da bu imgenin kaynağı olan Batılı rakipleriyle bir gerilim ve çatışma içindedir. Türkiye gibi ülkelerde Batılılaşma çoğunlukla Batı emperyalizminin tehdidine karşı devleti güçlendirme amacıyla ortaya çıkmıştır, dolayısıyla bu sürecin Batılılaşmacı elit arasında Batı’ya karşı bir biz bilinci yaratması kaçınılmazdır. Hem modeli hem de “Öteki”si olan Batı'nın bulanık aynasında kimliğini kaybetmekten korkan Batıcı elit, kendi içinde bir “Şarklı iç öteki” yaratarak, ulusal kimliğin istenmeyen unsurlarını buraya yansıtır ve "Şarklı kirlerinden arınmış saf bir etnik kimlik inşa etmeye çabalar. Böylelikle Batılı oryantalizmin yerli kültür hakkındaki önyargıları bu “Şarklı iç öteki”ye yansıtılarak, Batı karşısında milli kimliğin şerefi kurtarılmış olur. Batılılaşmaya çoğu zaman neden milliyetçi bir söylemin eşlik ettiğini anlamak istiyorsak buraya bakmamız gerekir.
Sayfa 129Kitabı okudu
Reklam
Türk oryantalizmi
Taşıyıcı elitler, erken Batılılaşmış bir toplumsal-siyasal grup olarak, kendi toplumlarındaki ‘henüz Batılılaşmamış' veya Batılılaşmaya direnen unsurları oryantalist söylem çerçevesinde ötekileştirirler. Öteki imgesini inşa ederken aynı zamanda kendi ayrıcalıklı konumlarını da meşrulaştırmış olurlar. Batılı ve Doğulu değerler arasında bir değerler hiyerarşisi tesis eden öz-oryantalist özne, Batılı değerleri bir ideoloji olarak kullanarak kendi otoritesini sağlamlaştırır. Bu ideoloji çerçevesinde farklılıkları yok ederek Batılı değerlerle uyumlu, homojenleştirici bir milli kimlik yaratmaya çalışır.
Sayfa 128Kitabı okudu
Arif Dirlik
Oryantalist epistemoloji "hem mekânsal hem de zamansal olarak homojenleştiricidir. Mekânsal olarak... Şarklı damgası yiyen Asyalı toplumlarin arasındaki farklılıkları yok sayar. Zamansal olarak da... zamana bağlı olarak üretilen ve yeniden üretilen yaşamsal bir deneyim olan kültürün yerine zaman dışı bir kültürel öz koyar. Kültürelcilik, diğer bir deyişle, toplumsallık ve tarih dışı... bir kültür kavramına yol açar.”
Sayfa 126Kitabı okudu
Yas tutamamak
Afganistan ve Irak savaşlarında da Amerikan toplumu savaşın gidişatını, teſevizyonlardan ya da internetten stratejik noktaları belirlenmiş bir harita üzerinden "hedef noktaları, vurulan ya da vurulacak noktalar" yoluyla takip etmiş, yerli halklar görseller üzerinde "Filistinli hedef" ya da "Bağdat binaları" gibi tabirler ile cansız bir nesne statüsüne indirgenmiştir . Bu durum, Ortadoğu bölgesinin salt terör yuvası olarak resmedilmesine ve bölge insanının "yas"ının¹ tutulamazlığı anlayışına yol açmıştır.
Sayfa 114Kitabı okudu
Oryantalist Amaç
Oryantalistlerin çok az bir kısmı oryantalizmi sırf Doğu milletlerinin dillerini, dinlerini, kültür ve medeniyetlerini öğrenmek istediği için benimsemiştir.
Sayfa 38 - Beyan Yayınları
Reklam
Oryantalist Bakışı
Misal olmak üzere Arap dünyasında Osmanlı hakimiyeti dönemini ele alalım. Oryantalistlerin bu dönem hakkında gerek bizzat, gerekse talebeleri vasıtasıyla söyledikleri, gerçekle alakası olmayan asılsız şeylerdir. Söz gelişi onlara göre Müslüman Türkler, Arap ülkelerini sömürmekten başka bir şey yapmamışlardır.
Sayfa 20 - Beyan Yayınları
416 syf.
10/10 puan verdi
Hem yazarın derinliği hem de çevirinin parantez ve açıklama cümleleri ile nevzuhur kelimelerin çokluğu (yetke kelimesine doyduk) yüzünden kitabın okunması çok kolay değil. Ancak konuya ilgi duyanların kesinlikle sabırla okumasını tavsiye ediyoruz.
Şarkiyatçılık
ŞarkiyatçılıkEdward Said · Metis Yayınları · 2016488 okunma
162 syf.
4/10 puan verdi
Yazar, kitabının son bölümünde kendi kanaatlerine göre bir "Çağlandırma" denemesi yapıyor ancak o da sübjektif kanaatlere dayanıyor. Zira tarihi çağlara ayırmak dönemin gerçeklerine ve inançlarına göre olmak zorunda. Bauer'e göre değil.
Neden İslam’ın Orta Çağı Yoktu ?
Neden İslam’ın Orta Çağı Yoktu ?Thomas Bauer · Runik Kitap · 2021161 okunma
MARX ve DOĞU (Orient)
- " (...) Yıl 1853’tü. İngiltere, Hindistan’ı yok ediyordu. Marx, insanların ıstırapları ile meşgul tek Batılı bilim adamıydı! Bizimle gözyaşı döktü, yüreğimize aldık. Yıllarca dizinin dibinde oturduk. Kitap’a aptessiz dokunmadık. Derken, bir gün, fazla ağlanmış olmalıyız ki, "Ama, unutmayın," deyiverdi, Marx, "İngiltere’nin
Boyut Yayınevi
Seksenli ve doksanlı yıllarda bazı müslümanlar batılı oryantalistleri, İslam'ı zayıflatmak veya yıkmak için sömürgecilerle danışıklı dövüş halinde olmakla suçladılar. Bu yaklaşımın bir ifadesi, Abdullah Laroui'nin bir makalesinde bulunabilir: "Oryantalist"i, İslam'ı araştırmasına konu edinen bir yabancı -bu durum-da bir batılı olarak tanımladıktan sonra, şöyle devam eder: "Oryantalistin çalışmasında, İslami kültürün ideolojik (ideoloji kelimesinin en kaba anlamında) bir eleştirisini buluruz. Büyük entellektüel gayretlerin sonucu olan eserler, kısm-ı azamisi itibarıyla değersizdir... Oryantalist kastı, bürokrasinin bir parçasını oluşturur ve bu sebeple, yeni yaklaşımların özgür yaratımına ya da daha önce var olanların uygulanmasına engel olan sınırlardan zarar görür".
Sayfa 152
30 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.