Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Buradan çıkarılacak ders, iyi nesnenin cazibesi olmadan içselleştirilmiş kötü nesnelere yapılan enerji yatırımının dağılıp gitmesini teşvik edemeyeceğimizdir; aktarımın anlam ve önemi de kısmen bundan kaynaklanmaktadır.
Çocuğun anne babası kötü nesnelerse, kendilerini dayatmasalar bile çocuk onları reddedemez; çünkü onlar olmadan yaşayamaz. Çocuğu ihmal etseler bile çocuk onları reddedemez; çünkü ihmal edildiğinde onlara duyduğu ihtiyaç artmaktadır.
Reklam
Haset
Haset, arzulanan bir şeyin başka birine ait olduğu ve bize değil de ona haz verdiği inancının yol açtığı kızgın bir duygudur.
Freud'a göre, zihnin bilinçli kısmı, bilinçdışının içinden çıkarak oluşur.
Tasalanma da sevginin bir belirtisidir. Keza onarma çabaları da sevginin bir sonucudur. Onarma çabalarının yeterliliği karşısında duyulan şüphe her türlü yüceltmenin ve "ben" gelişiminin temelinde yer alır.
Amacın Önemi
Beklenmedik olaylardan etkilenmek zayıf insanların hayat tarzıdır. Bir amacın olmaması ya da amacın peşinden koşulmaması veya dikkatin bu amaca verilmesine mani olacak meşgalelere dalmak hayatı tutarsız ve düzensiz hâle getirir.
Reklam
Rüyada tutarlılık…
“Spitta, rüyada düzen ve tutarlılık adına ne varsa, bunların rüyayı hatırlamaya çalışırken bizim içine yerleştirdiğimiz şeyler olduğunu söyler.” -Sigmund Freud, Rüyaların Yorumu, Say Yayınları, syf: 530
Yanlışın doğru olup çıktığı toplum...
Hasta toplum, bünyesindeki normal bir davranışı normaldışı olarak yorumlayabilen toplumdur.
Sayfa 12 - Metis Yayınları | 25.Baskı 2022Kitabı okuyor
Davranışlarımızın gerisindeki dinamik mekanizmaları açıklamaya çalışan araştırmacıların yaşamlarını ve yapıtlarını karşılaştırarak incelediğimizde, kendi kişilik özelliklerinin geliştirdikleri kuramlara yansımış olduğunu açık bir biçimde görebiliriz. Örneğin Freud'un, insanı saldırgan ve yıkıcı bir varlık olarak tanımlaması ile onun pek de esnek olmayan ve karamsar kişiliği arasındaki paralellik birçok eleştirmenin gözünden kaçmamıştır.
Sayfa 11 - Metis Yayınları | 25.Baskı 2022Kitabı okuyor
İki arada bir derede kalmışlığın banal estetiği. Hareket edip de eyleme geçememe, bir fikre sahip olup da onun gerçekliği ile uğraşamama, arzulayıp da işin sonuna ulaşamama. Ölümcül depresyonumuz bu aralıkta kurmuş krallığını.
Reklam
Efendi (söz) ediminde bulunan ve bir şekilde 'kendisi söz olan' ve sözü ağzından çıktığı anda bir edimsel etkiye dönüşen öznedir. Üniversite söyleminin faili ise bunun aksine herhangi bir edimde bulunmaz: kendisini, tarafsız bilgiye erişebilen 'objektif yasaların' gözlemcisí (ve uygulayıcısı) olarak öne sürer (tıp dilinde sapkın konumuna en yakın olan yerdedir). Histerik özne kendi varoluşuna ciddi bir şüpheyle bakarak sorgulayan ve tüm varlığının Başka için ne anlam ifade ettiğine dair belirsizlikle yaşayan öznedir; özne yalnızca Başka'nın arzusunun bilinmezliğine bir cevap olarak varolduğu sürece, histerik özne kusursuzdur. Yine bunun tam aksine, analist nesneleştirilmiş ve Lacan'ın deyimiyle 'öznel mahrumiyet' içerisinde olan özne paradoksunu, yani arzunun varlıklar arasındaki diyalektiğinin kısırdöngüsünden kurtulan ve saf dürtüyle hareket eden başsız bir varlığı temsil eder.
Sayfa 715 - Günümüzde Tahakkümün Yapısı: Lacancı Bir Bakış, Slavoj ZizekKitabı okuyor
Pek çok Nazi'nin Yahudiler hakkındaki iddiaları (Yahudilerin Almanları sömürdüğü, onların kızlarına sarkıntılık ettiği) doğru dahi olsa Yahudi düşmanlıklarının patolojik olduğuna çünkü bunun Nazilerin NEDEN ideolojik konumlarını muhafaza etmek için Yahudi düşmanlığıma GEREK DUYDUĞUNUN gerçek nedenini baskı altında tuttuğuna dair bir akıl yürütebilir. Yahudi düşmanlığı meselesinde, Yahudilerin gerçekte ne olduğuna dair bilgi sahtedir. Gerçek olan tek bilgi bir Nazi'nin ideolojik fikrini sürdürebilmek için neden bir Yahudiye İHTİYAÇ DUYDUĞU sorusudur). Tam da bu bağlamda analistin söyleminin ürettiği şey, hastanın bilgisinin 'sapmış' hali, hastanın bilgisini hakikat seviyesine yerleştiren artı-element olan Efendi-İmleyen'dir. Efendi-İmleyenin üretilmesinden sonra bilgi düzeyinde hiçbir şey değişmese dahi aynı bilgi, öncekinden farkı biçimde işlev görmeye başlar. Efendi-İmleyen öznenin bilmeden tabi olduğu, jouissance'ın anahtarı olan bilinçsiz 'sinthome'dur.
Sayfa 714 - Günümüzde Tahakkümün Yapısı: Lacancı Bir Bakış, Slavoj ZizekKitabı okuyor
Histeriğin aksine sapkın, Başka için kendisinin ne ifade ettiğini bilir: bu bilgi onun, Başkanın (bölünmüş öznenin) jouissance nesnesi olduğu gerçeğidir. Bu nedenle sapkınlık söyleminin formülü analistin söyleminin formülüyle aynıdır: Lacan sapkınlığı tersyüz olmuş bir fantazi olarak tanımlar. Onun sapkınlık formülü, analistin söyleminin üst seviyesi olan a- $'dir. Sapkınlık ile analizin sosyal bağları arasındaki fark, Lacan'da fantaziye dayalı fantazmatik tuzak/gizlilik ve bu tuzağın arkasındakı boşluğun bilinci bulanıklaştırıcılığını simgeleyen küçük başkanın belirsizliği üzerine kurulmuştur.
Sayfa 714 - Günümüzde Tahakkümün Yapısı: Lacancı Bir Bakış, Slavoj ZizekKitabı okuyor
Histerik bağlantıda küçük başka üzerindeki $, bölünmüş, travmatize olmuş, Başka'nın arzusunda oynadığı rolle Başka için bir nesne haline gelmiş özneyi temsil eder: "Neden senin olduğumu söylediğin şeyim?" ya da Shakespeare'in Juliet'inin söylediği gibi "Ben neden bu isimim?". Lacan için bu, libidonun kuşatma ağının içerisine atılmış küçük bir çocuğun kökensel durumudur: bu çocuk bir şekilde diğerlerinin şehvetli kuşatması altında olduğunun farkındadır ama diğerlerinin onda NE gördüklerini anlamaz -Başka'dan- Efendiden beklediği şey, bir nesne olarak ne olduğunun bilgisidir.
Sayfa 714 - Günümüzde Tahakkümün Yapısı: Lacancı Bir Bakış, Slavoj ZizekKitabı okuyor
Yahudi geleneğinde kutsal olan Musa şeriatı, dışarıdan zorla empoze edilen, belirsiz nedenlere dayanan, travmatik bir pratikmiş gibi deneyimlenir -kısaca, 'yasayı kuran' imkansız/Gerçek Şey'dir. Bu dinsel-ideolojik soruşturmanın tartışmasız en esaslı sahnesi -Sina Dağı'nda On Emir'in dile getirilmesi- kendini-bilme ve kendini-gerçekleştirme yolunda 'organik bir biçimde' ortaya çıkan şeyin tam tersidir: On Emir'in dile getirilişi özünde etik şiddettir. Yani Musevi-Hristiyan geleneği, Yeni Çağ'ın ruhani bilgiye ulaşma sorunsalı olan kendini-gerçekleştirme ya da kendini-tamamlamayla tamamen bir karşıtlık içerisindedir: Tevrat, komşunuzu sevmeniz ve ona saygılı olmanızı emrederken gönderme yaptığı nokta, sizin imgesel görünüşünüz/kopyanız değil, travmatik bir şey olarak komşudur. Benim için Başka/Komşu olanı tamamıyla benim aynadakı yansımama ya da kendimi gerçekleştirme yolumda bir araca indirgeyen (etrafımdaki diğer insanların, kişiliğimin inkar ettiğim farklı özelliklerini yansıtan dışavurumlara indirgendiği Jungcu psikolojide olduğu gibi) Yeni Çağ tutumunun aksine Musevilikte komşu beni histerikleştiren, durağan, anlaşılamaz, bilinemez bir varlıktır.
Sayfa 708 - Günümüzde Tahakkümün Yapısı: Lacancı Bir Bakış, Slavoj ZizekKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.