İVAN İLYİÇ'İN ÖLÜMÜ/ TOLSTOY
Ölüm ile yaşam arasındaki o ince çizgi... Her ikisi de roman kahramanı, İvan İlyiç in son nefesine kadar olan süreçte canlılığını, her gün büyümeye devam eden bir çocuk gibi korumuş, büyümüş, büyümüş ve yaşamına sığmaz olmuştu.
Hikayenin ilk sayfaları bu iki temel taşı içinde barındıran adamın cenaze töreni ile
Andrey Yefimıç artık ev sahibesi Belova'nın evi ile Altıncı Koğuş arasında hiçbir farkın olmadığına, bu dünyadaki her şeyin saçma ve boş olduğuna emindi.
Rus Edebiyatı klasiklerinden olan kitap, İvan İlyiç adında ünlü bir yargıcın hastalığa yakalanıp ölmesine az bir zaman kala hayatı üzerinde düşünmesinden, hayattan vazgeçememesinden ve en ufak bir iyilik halinde yaşama umudunu iliklerine kadar hissetmesinden bahsediyor. Çok akıcı, sade ama olabildiğince dolu bir klasik. Belki de düşlemsel boyuta en fazla taşınan gerçeğin, ölümü çarpıcı bir realizm ile yansıtıldığı bir eser. Okurken pek çok soru soracak ve kendi yaşamınızdan kesitler ve cevaplar arayacağınız bir kitap.
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202245,5bin okunma
Evrende kapladığı daracık yerin ve var olmadığı sonsuzlukların kıyısında, eskilerin savurduğu tozla gözlerini yanarken yenilerin yıkıcı marşıyla kulakları çınlayan Turgenyev var orada. Bozkırın ortasında yapayalnız. İzliyor olanı biteni, taraf tutmakta kararsız, odağını bir o yana bir bu yana çevirirken harfleri fırça darbelerine dönüştürüyor.
Bulgakov çağının ötesinde olması bir yana, kendine has sivri dili ile dar anlamda Rus edebiyatı ve geniş perspektifte Dünya edebiyatının en ayrıksı yazarlarının başında geliyor. Çok yönlü profesyonel çerçevesi ve geniş ilgi alanlarının eserlerine yansıması sonucu katmerlenen metaforlu dili de işin içine girince ortaya her anlamda bir imzaya dönüşen Bulgakov anlatım tarzı ortaya çıkıyor.
Ölümcül Yumurtalar, Sovyet çevrede Bulgakov'u persona non grataya dönüştüren başlıca sebeplerinden başında geliyor. Bu satirik bilim kurgu romanı 1917 Rus Devrimi'ni ve Sovyet Rusya'yı bilimden kuvvet alıp mizahla sivrileştirdiği iğneleriyle lime lime etmekten çekinmiyor. Baş karakterimiz zoolog Vladimir Ipatyevich Persikov, Vladimir Ilyich Lenin'e nazire, Rusya'yı umutsuz ve beklenmedik bir çöküşe sürüklerken arka planda bizi Rus İç Savaşı'nın mirası, Gizli Servis, Sovyet karşıtı ülkelerin casusları ve bir deus ex machina olarak Kızıl Ordu bekliyor. Tüm bu "ciddi" meselelerin etrafında, minik amiplerden dev kertenkelelere uzanan spektrumda Bulgakov satirik ordusu cirit atarken oldukça akıcı bir romanın seline kendimizi çoktan kaptırmış oluyoruz. Son tahlilde Bulgakov okuyucusunu şehirden kırsala uzanan eğri büğrü raylarda yol alan bir Rus roller coaster'ına sinsi gülüşlü bir şöfor insafıyla terk edip seyrine bakıyor.
Ölümcül Yumurtalar, Bulgakov'un cesur grotesk manifestosu olarak edebiyatın sonsuzluğunun en parlak köşelerinden bize dün de olduğu gibi bugün de gülümsemeye (ya da kahkaha atmaya) devam ediyor.
Ölümcül YumurtalarMihail Bulgakov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20193,725 okunma
İki Medeni Beyefendi’nin “kaz” kelimesi yüzünden kavga etmeleri cidden akıl alır gibi değil.18.yüzyıldaki insanların bu tür kavgaları daha çok olsa gerek
Beni de Moskova’ya beraberinde götür de tımarhaneye koy! Dedi doktor. - Hala hakikate ve adalete inandığım için aklını yitirmiş biriyim ben, saf bir çocuğum!
Biliyorum ki, insanlar sadece kendilerini düşünerek var kalıyor gibi görünseler de; aslında onlara hayat veren tek şey sevgidir. Seven Tanrı'ya, Tanrı sevene yaklaşır. Sevgiyi var eden sadece O'dur çünkü.
Bu kez, acaba gözünü açtığı öbür dünya daha mı iyiydi? Yoksa orada da horlandı mı? Veya umduğundan daha iyi şeylerle mi karşılaştı? Hepimiz bunu en doğru biçimiyle bir gün anlayacağız.