Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen'e,
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
(Çeviren: Can Yücel)
Hoşça kal!Değerin çok yüksek, tutamam seni
Biliyorum kendine ne paha biçtiğini
Özgürlüğe kavuştun alıp değer belgeni
İptal ettik sendeki hakkımın senedini.
Nasıl tutarım seni, sağlamadan izini
Neyim var hak edecek senin zenginliğini
Bu eşsiz armağana kim layık görür beni?
Bana verilmiş berat, dönüp buldu vereni
Sen vermiştin kendini, bilmeden değerini
Ya da bana vermekle hata işlediğini
Bir yanlış anlamanın sonucu hediyeni
Ama, o yine buldu hatayı düzelteni.
Sen benimdin:
Rüyanın görkemleriyle doldum
Ben uykuda sultandım
Uyanınca hiç oldum
Artmasını isteriz en güzel varlıkların
Güzelliğin gül yüzü solmasın diye asla.
Bir güzel, yaşlanıp da göçünce bugün yarın
Anısı yaşar yine körpecik yavrusuyla:
Ama can yoldaşındır kendi parlak gözlerin.
Kendi ateşin besler ruhunun alevini:
Kıtlığa çevirirsin bolluğunu her yerin,
Kendi düşmanın gibi, ezersin can evini.
Şimdi sen yeryüzünün taptaze bir süsüsün,
Varlığın çiçek dolu bahardan müjde taşır,
Ama kendi koncanda ruhunla gömülüsün.
Pintiliğin arttıkça kendi sonun yaklaşır.
Dünyaya acımazsan, oburlar gibi ancak
Varlığın da mezar da güzelliği yutacak.
*𝐖𝐢𝐥𝐥𝐢𝐚𝐦 𝐒𝐡𝐚𝐤𝐞𝐬𝐩𝐞𝐚𝐫𝐞* -𝑺𝒐𝒏𝒆 𝟏-