Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Tanrı, cehennemi cennetin içinde sakladı.
Sol YayınlarıKitabı okudu
1929 ekonomik krizine, genelikle, bir dünya ekonomik bunalımı denir. Oysa öyle değildir. Üretimin felce uğraması ve onunla birlikte gelen işsizlik ve geniș halk yığınlarının yoksullaşması, dünyanın her tarafına bulașıcı bir hastalık gibi yayıldı. Yalnızca bir ülke hariçtir. Bu kriz Sovyetler Birliği`nin sınırlarına çarptı ve geri döndü.
Reklam
Refah, güvenlik ve seyahat anlamındaki bu geniș öz- gürlüğün tadını, sadece zenginler çıkartabilir. Yoksullar, özgür değildirler. Ayrıca yukarıda gördüğümüz gibi, kapitalizmde, özgürlüklerini de kazanamazlar. Corliss Lamont` un yerinde bir deyişiyle sosyalizm için mücadele, "özgürlükten pay alma" mücadelesidir.
Size bir șeyi yapmayı yasaklayan bir yasanın bulunmayışı, sizin onu yapabilecek durumda olduğunuz anlamına gelmez. En yakın havaalanına giderek, New Orleans'a, Hollywood'a veya New York'a gidecek bir uçağa binmek hakkınız olabilir. Ancak cebinizde bilet alacak paranız yoksa aslında bunu yapmak özgürlüğünüz yok demektir. Kullanamadıktan sonra, bu özgürlük neye yarar?
Kullanım ve eğlence için daha fazla özel mülkiyet vardır, ama ezme ve sömürme için özel mülkiyet mülkiyet yoktur. İște sosyalizm bu demektir.
Sosyalist toplumda, üretim araçları halka aittir, satılık değildir. Daha çok ya da daha iyi çalışarak daha yüksek ücret alması, onun başkalarından daha iyi yașamasını sağlar; ona, başkalarını sömürme imkânı sağlamaz.
Reklam
Sosyalist toplumda herkesin ücreti aynı mıdır?
Hayır, herkes aynı ücreti almaz. Usta işçi, usta olmayan işçiden; yönetici de, işçiden daha fazla alır. Büyük müzisyen ortalama bir müzisyenden daha fazla alır. 400 kilo buğday üreten bir çiftçi, 300 kilo üretenden daha fazla; sekiz ton maden çıkartan bir madenci, altı ton çıkartandan daha fazla para alır ve bu örnekler böyle sürer gider; insanlara, yaptıkları işin nicelik ve niteliğine göre para ödenir.
Sayfa 69 - Bu önemli bir cevapKitabı okudu
Sovyetler Birliği Anayasasının 118. maddesi șöyle der: "SSCB yurttaşları çalışma hakkına sahiptirler. Çalıșma ve yaptıkları işin nicelik ve niteliğine göre uygun bir ücret alma hakkı, her vatandaş için güvence altına alınmıştır."
"Kapitalist bir toplumda, en büyük şirketlerin bile amacı, sahiplerine ya da hissedarlarına çıkar ve kazanç sağlamaktır. SSCB'de, proletarya diktatörlüğü ile yönetilen bu ülkede, planlanacak amaç tamamen başkadır. Kâr sağlayacak ne mal sahibi vardır, ne de hissedar. Maddî kâr ve kazanç düșüncesi diye bir şey yoktur. Hedef alınan tek amaç uzun vadede, bütün toplumun genel refahı ve güvenliğidir."
317 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.